28 Ekim 2014 Salı

Hoşgeldin sevgili

Bunalima giriyorum galiba. Hayattan zevk alabilmek için çeşitli maddeler almaya basladim. Değişik şeyler iste bilirsin...

Sabah sevgili geldi. Sürpriz yapti daha doğrusu. Karsimda durduğunda "nerelerdesin lan sen " dedikten sonra boynuna bi sarilisim vardi gormen lazimdi. Çok ozlemisim.

Beni aldi lojmandan ve arabaya binip kahvalti yapacagiz diye manavgata gittik. Ama kendimizi birden Aksuda çingene mahallesinde bulduk. Sevgili buralari nerden biliyormus diye sorma bana. O bilmez zaten. Bilecek tek bi kişi var o da benim.

Azcik sarhoş olaim diye gittik bi adamin evine. Agir abi takiliyoruz. Etrafta sinekler. Kanepesi içtiği sigaralardan Yanmis. Gazete kagitlari... Esrar almak için çeşitli malzemeler. Kalemler. Folyolar vs bilumum ivir zivir.

"Sarsana bana da bi tane" dedim. Evine gittiğimiz arkadaşa. Bon Bon bakmaya basladi. " nasil yani" dedi. "Sar işte. Canim çekti." diyerek usteledim. Ben boyle diyince yapmasi gereken tek şeyin bana sarma yapmasiydi. Dört tane sarip verdi. Ciktigimizda sevgiliyle belekteki evimize gittik. Evim evim güzel evim. Canim evim benim. Bi kaç ay öncesine kadar arayip tarayip villadan bozma sevgili evim. İki gün önceki firtinaya dayanamis.

Yaktim bi tane. İçimize içimize çekmeye basladik. Votkayla içmeye devam ettik. Sarhoslugumuz beynine hakim olmaya basladiginda actim agzimi yumdum gozumu.

" nerdesin sen ha iki aydir yoksun ortada. Ne arayip soruyorsun ne de başka bisey yaptigin var. Burada seni bekleyen biri var. Hoş bugün hatirlamissin saol. ama gözden uzak olan gönülden de irak olur diye boşuna dememisler.

Çok özledim seni. Bana sarilisini, dokunusunu, gözlerimin içine bakisini da özledim. Beraber şarap içerken birbirimize anlattigimiz gelecek hayallerimizi de özledim. Bi yere giderken ne olur ya beni de götür ya da sureyi kisa tut. İçim yaniyor içim. Seni çok ozledim."

Sevgiliye hesap sormak isterken ilani ask yapan bi salak görürseniz o kişi ben oluyorum.

Kalktim yerimden. Camli şöminenin önüne geçtim. Kapagini actim. Disariya cikip uç tane kalin odun getirdim. Kibriti caktim. Odunlarin İslak olduğunu daha sonra farkediyorum. "Hassiktir" diyip iç geciriyorum. Hemen üstte duran Şömine yakmak için ispirtoyu elime alip boca ediyorum odunlarin üstüne. Bir kibrit cakmamda yaniyor hepsi. ama isi vermiyor daha. Odunlar yanmamis henüz üzerine doktugum ispirto yaniyor. Dalgali bir şekilde. Asagi yukari, asagi yukari...

Sevgili kalkti eline telefonu aldi. Ac olup olmadigimi sorduktan sonra bi yeri arayip yemek söyledi. Yarim saat sonra yemekler geldiğinde masayi hazirladim. İlk defa evimizde yemek yiyeceğiz diye ozendim birazda. Ortaya iki tane şamdan, tabaklar eski ev sahibinden kalma kristaden bozmalar, çatal ve bicakta yine eski ev sahibinden kalma gümüş takim. Gelen yemekleri de bi güzel actim. Oturdum yemeye basladik. İlk gördüğümde köfte sandigim ama sonradan buruksel lahanasi olduğunu farkettigim lahanayi yedim. Sonra köfteler geldi. Sonra tavuk. Sonra salata. Tekrar buruksel lahanasi..

Yemeği bitirdigimizde sominenin basina geçip eski günlerden bahsettik.

Hoşgeldin sevgili. Hoşgeldin sevgilim. İyiki hayatimdasin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder