31 Ekim 2014 Cuma

Depresyon

Manganın cevapsız sorular şarkısı kulağımda çınlıyor sürekli.

Sustu bu gece
Karardı yıne ay
Kaldı gerıye
Cevapsız sorular
Uyandıgında
Onu ilk kim görecek
Bıraktığım düşü
Kim büyütecek.

Sürekli açıyorum ve sürekli dinliyorum. Ardından dursun zamanla olayın dibine vuruyorum.

Biraz depresyondayım da.

Affet...

28 Ekim 2014 Salı

Hoşgeldin sevgili

Bunalima giriyorum galiba. Hayattan zevk alabilmek için çeşitli maddeler almaya basladim. Değişik şeyler iste bilirsin...

Sabah sevgili geldi. Sürpriz yapti daha doğrusu. Karsimda durduğunda "nerelerdesin lan sen " dedikten sonra boynuna bi sarilisim vardi gormen lazimdi. Çok ozlemisim.

Beni aldi lojmandan ve arabaya binip kahvalti yapacagiz diye manavgata gittik. Ama kendimizi birden Aksuda çingene mahallesinde bulduk. Sevgili buralari nerden biliyormus diye sorma bana. O bilmez zaten. Bilecek tek bi kişi var o da benim.

Azcik sarhoş olaim diye gittik bi adamin evine. Agir abi takiliyoruz. Etrafta sinekler. Kanepesi içtiği sigaralardan Yanmis. Gazete kagitlari... Esrar almak için çeşitli malzemeler. Kalemler. Folyolar vs bilumum ivir zivir.

"Sarsana bana da bi tane" dedim. Evine gittiğimiz arkadaşa. Bon Bon bakmaya basladi. " nasil yani" dedi. "Sar işte. Canim çekti." diyerek usteledim. Ben boyle diyince yapmasi gereken tek şeyin bana sarma yapmasiydi. Dört tane sarip verdi. Ciktigimizda sevgiliyle belekteki evimize gittik. Evim evim güzel evim. Canim evim benim. Bi kaç ay öncesine kadar arayip tarayip villadan bozma sevgili evim. İki gün önceki firtinaya dayanamis.

Yaktim bi tane. İçimize içimize çekmeye basladik. Votkayla içmeye devam ettik. Sarhoslugumuz beynine hakim olmaya basladiginda actim agzimi yumdum gozumu.

" nerdesin sen ha iki aydir yoksun ortada. Ne arayip soruyorsun ne de başka bisey yaptigin var. Burada seni bekleyen biri var. Hoş bugün hatirlamissin saol. ama gözden uzak olan gönülden de irak olur diye boşuna dememisler.

Çok özledim seni. Bana sarilisini, dokunusunu, gözlerimin içine bakisini da özledim. Beraber şarap içerken birbirimize anlattigimiz gelecek hayallerimizi de özledim. Bi yere giderken ne olur ya beni de götür ya da sureyi kisa tut. İçim yaniyor içim. Seni çok ozledim."

Sevgiliye hesap sormak isterken ilani ask yapan bi salak görürseniz o kişi ben oluyorum.

Kalktim yerimden. Camli şöminenin önüne geçtim. Kapagini actim. Disariya cikip uç tane kalin odun getirdim. Kibriti caktim. Odunlarin İslak olduğunu daha sonra farkediyorum. "Hassiktir" diyip iç geciriyorum. Hemen üstte duran Şömine yakmak için ispirtoyu elime alip boca ediyorum odunlarin üstüne. Bir kibrit cakmamda yaniyor hepsi. ama isi vermiyor daha. Odunlar yanmamis henüz üzerine doktugum ispirto yaniyor. Dalgali bir şekilde. Asagi yukari, asagi yukari...

Sevgili kalkti eline telefonu aldi. Ac olup olmadigimi sorduktan sonra bi yeri arayip yemek söyledi. Yarim saat sonra yemekler geldiğinde masayi hazirladim. İlk defa evimizde yemek yiyeceğiz diye ozendim birazda. Ortaya iki tane şamdan, tabaklar eski ev sahibinden kalma kristaden bozmalar, çatal ve bicakta yine eski ev sahibinden kalma gümüş takim. Gelen yemekleri de bi güzel actim. Oturdum yemeye basladik. İlk gördüğümde köfte sandigim ama sonradan buruksel lahanasi olduğunu farkettigim lahanayi yedim. Sonra köfteler geldi. Sonra tavuk. Sonra salata. Tekrar buruksel lahanasi..

Yemeği bitirdigimizde sominenin basina geçip eski günlerden bahsettik.

Hoşgeldin sevgili. Hoşgeldin sevgilim. İyiki hayatimdasin.

27 Ekim 2014 Pazartesi

O'nun Oğlu ( Bölüm - 2 )


Kendimi odamda uyurken buldum. Ağzımdan salyalarımı akıta akıta yataktan gerilerek kalktım. Pencereyi açtığımda güneşin yakıcılığı yüzüme yansıyordu. Gözlerimi kısarak baktığımda değişik bişeyler olacaktı bundan emindim. Kapıya doğru yöneldim. İki katlı evimizin üst katındaydı odam. Önü beyaz arkası saf siyaha boyanmış kapımı açtığımda aşağıdan seslerin geldiğini duydum. Tırabzanların başına geçtiğimde aşağıdaki üç insanı görebiliyordum. Annem ve babamın o tuhaf yüz ifadeleri, babamın sürekli anneme “geçecek bugünlerde geçecek” demesi kadar gülünç bir şey görmemiştim. Masadaki üçüncü adam siyah bir cübbe giyinmiş elinde not defteri babamın anlattıklarını not ediyordu. İki gün önce koluma yaptırdığım ters haç dövmesinden anlamış olmuşlar. “Lanet olsun bu şimdi gerekli miydi?” diye geçirdim içimden. Bir yandan cübbeli adamın aklından geçenleri tahmin etmeye ve üzerinde olabilecekler hakkında düşünmeye başladım. Böyle bakmaya devam ederken cübbeli adam ona baktığımı anlamış olmalı ki kafasını benim olduğum yöne çevirdi. Beni gördü. Nasıl ona gözlerimi, nefret eden gözlerimi , diktiğimi ve bundan müthiş bir haz duyduğumu da tahmin etmesi için kıkır kıkır gülmeye başladım. Gülmem devam ederken bir el omzuma değdi. Bu ablam Katt’den başkası değildi.

İnce, ojeli parmaklarında daha geçen ay koyu Katolik olan Peterle evlenme zahmetine girmişti. Parmağındaki tek taş yüzük Katt’in Peter’a ne kadar bağlı olduğunu göstermesi için yeterliydi. İkisi de birbirini zamanında çok sevmiş.

-Niye geldiğini biliyorsun değil mi Peder Samuelin?

Kendimden emin bir tavırla önce adının Samuel olduğuna şaşırmadığım bu adamın gözlerinin içine bakarak başımı evet anlamında salladım.

-Hiç merak etmiyorum ama biliyorum neden geldiğini. İçime şeytan ya da terbiyesiz bir cinin girdiğini düşünüyor. Bunun için eğitim almış ve psikanaliz konusunda gayet deneyimli. Sadece biraz daha hakkımda bilgi aldıktan sonra benim odama gelecek ve kutsal suyunu dökecek. Ona karşılık yüzüne işemeyi düşünüyorum. Önerin var mı?

Dediğimde Kattin gözleri açılmıştı birden. Bu kadarını beklemiyordu sanırım.
-Nasıl istersen öyle yap. –dedi umarsız bir ses tonuyla.

Peder Samuelle gözgöze geldim tekrar. Ama bu sefer üzerimdeki çirkin bakışı kaldırmış, alaylı bir tavırla bakmaya devam ettim.

-Hey Katt, hadi bi oyun oynayalım. Peder Samueli bu evden göndermem için kaç dakika veriyorsun?

-Sana yardım etmeye çalışan bir anne, bir baba ve bir pedere karşı çok zalimsin.

-Sorduğum soruya cevap değil bu.

- Ne yapmak istediğini biliyorum.Abb. En azından tahmin edebiliyorum. Senin zekanla ben başedemem.

“senin zekanla ben başedemem” dediğinde gerçekten haklıydı. Yedi yaşımda uzaya çıkacak uzay gemisi tasarımı yapmıştım. On yaşında kendi müritlerimi topladım. Aynı zamanda profesörlerin “artık iyileşemez” dediği bir akciğer kanseri adamı ameliyat ederek harward ve oxfoddaki profesörleri şaşkınlığa uğratmıştım.

Kendimi sinsice sırıtarak buldum. Ablam bile anlamıştı daha iki gün önce koluma yaptırdığım ter haç dövmesine bakarak yutkundu.

-Daha bilmiyorlar değil mi? – diye korkarak sordu.

- Neyi bilmiyorlar mı? – diye cevap verdim. Neyi ima ettiğini gayet iyi biliyordum. Ama ondan duymak hoşuma giderdi.

- Hadi ama bu dövmeyi boşuna yaptırmış olamazsın. Ters haçın satanizm simgesi olduğunu bilmeyen kalmadı.

Sonunda beni olduğum gibi kabul eden birisi çıkmıştı. Artık Katt bana başka bişey söylemeden arkasını dönüp gitti. Katt sadece Satanist olduğumu öğrenmişti. Ya da öyle olduğumu sanıyordu. Herşeyi bu dövmeden nasıl anlayabildi bunu bilmek için günlerce uğraşması gerekirdi. Katt normal zekanın altında bir kız üniversite masraflarını benim kazandığım ödüllerin paralarıyla karşılamaya karar verdiğimde kendisini harwardda bulmuştu. Bana karşı da tavrı her zaman bu yüzden minnettar olmuştur.

Birden masaya göz attığımda Peder Samueli merdivenlerden yukarı çıkarken gördüm. Hızlı adımlarla odama gidip pencerenin kenarına geçtim. Arkam dönük bir şekilde kapının açılmasını bekledim. Kapı vurulmadan sessizce açıldı.

-Hoş geldin Samuel. Sizin oralarda kapıya vurma adeti yok mu – diye çıkıştım. Ciddiyetimi koruyarak siyah cübbeli karşımda duran bu zavallı insana baktım.

- Benden ne istiyorsun? –dedim. Bu zavallı tanrının kölesi olmuş “iyi” niyetli insanın beni “sözde” iyileştirme çabalarının boşa çıkacağını bilmesi onun gitmesi için yeterliydi.

- Sadece biraz sohbet etmek istiyorum.  –dedi kararlı bir ses tonuyla.

- Neden geldiğini biliyorum - dedim.

- Neden geldiğimi biliyorsan neler yapabileceğimi de biliyorsun o zaman – dedi. Sakin bir ses tonuyla.

Kibirli bir şekilde arkamı dönüp pencereyi kapattım. Perdeyi çektim. O da dışarıdan perdeye yansıyan beyaz ışığın loşluğuyla aydınlandı.

-Sadece basit birkaç dua okuyarak ve kutsal suyunu kullanarak beni alt edemezsin. Daha beni tanımıyorsun Sam.

- Bana gücünün sınırını göster – dedi. Keskin ve kibirli bir ses tonuyla Cübbesinin içinden incilini çıkardı.

- Tamam sen istediğini yap. Sana sadece şunu söylüyorum ki burdan çıktığında durumun şu anki ile aynı olmayacak.

                Beni dinlemeden incilin yaratılış bölümünü okumaya başladı. Elini cebine attı ve tahmin ettiğim gibi küçük bir şişe de sallanan içinde kutsal su dediği suyunu çıkararak okumayı bitirdikten sonra üç defa üzerime serpecek ve sonra diğer bölüme geçecek. Sonra tekrar ve tekrar aynısını yapacak.

-Eğer şimdi bu saçmalığa son vermezsen üzerine işeyeceğim. – diye tepki verdim en sonunda. Samuel beni dinlemiyor duasını okumaya devam ediyordu.

                Bir süre ona bakmaya devam ettim. Tepkisini hiç bozmuyor arada bir eliyle tanrısının haç işaretini yapıyor, amin diyor ve suyu üzerime döküyordu. Bir süre sonra girdiği hipnotik durumdan çıktı. Elindeki kitabın kapağını yavaşça kapatmıştı. Gözlerime bakmaya başladı. Bende onun gözlerine bakarak devam ettim. Gözlerimin ona baktığımda siyahlaştığını fark edebiliyordum. “Kutsal” haçını çıkarıp yüzüme doğru tuttu ve mırıldanmaya başladı.

-Tanrı bizi korusun. Amin. – dedikten sonra ona dönerek.

- Senin tanrın seni korusun Sam. O benim tanrım değil.

                Diyerek bana bakmaya, soğuk terler dökmeye başladı. Korktuğunu siyahlaşmış gözlerimden anlayabiliyordum. Artık zamanı gelmişti En derin yarasını bozmaya.

-Annen Sam. Anneni hatırlıyor musun? Sağ tarafında arabanın içinde otururken, daha küçücük bir çocuk halini , annenin son halini hatırlıyor musun? Neden Hristiyan kilisesinde çalışmak istediğini, neden buraya geldiğini, annenin neden öldüğünü biliyorum Sam.

                Samuelin alnındaki terler yavaş yavaş yere düşmeye başlamıştı. Onun hakkında bu kadar çok şey bilmeme imkan veremiyordu. Aramızdaki yaş farkına bakarsak neredeyse 25 yaş vardı.

-Sen , sen bunları nereden biliyorsun? –dedi  tedirgin ve korkan gözlerle.

- Ben herşeyi bilirim Sam. –dedim Alaycı şekilde bakarak.

- Söyle bana Sam, annenin ölümüne neyin sebep olduğunu senden duymak bana zevk verecektir.

                Samin gözleri yerinden fırlayacakmış gibi açılmıştı. Korktuğunu ve ona zarar vereceğini düşünmüştü. Kıpırdayamıyordu. Kurduğum tuzağa düşmeyi başardı en sonunda. Soğukkanlı ve kibirli bir şekilde devam ettim sözlerime.

-Sen Samuel, daha dört yaşında annenin trafik kazası geçirmesine neden olmadın mı?

                Samin gözleri aynı donuklukla bana bakmaya devam ederken bu tepkiyi beklemiyordu benden. Gözlerimi onun üzerinden çektiğimde Samuel rahatladı. Korku dolu gözlerle bana bakarak tekrar dua ederek devam etti.

-Şimdi Samuel. Bu odadan çıktığında burda olanlardan kimseye bahsetmeyeceksin. Benim korkak insan kölelerle işim yok. Samuel şimdi getirdiğin kitabını ve diğer malzemelerini topla ve burdan git.

                Samuel benim yüzüme bakmaya devam ederek kapıya doğru yöneldi.Kapıyı açtı ve koşar adımlarla kapıdan çıktı. Merdivenlerden koşarak gittiğinin sesini duyabiliyordum.

-Aptal insanlar. –diye içimden geçirdim. Penceremin perdesini araladım. Ve güneş ışığının odama girmesine izin verdim

25 Ekim 2014 Cumartesi

O'nun Oğlu ( Bölüm - 1 )



Birazdan okuyacakların konusunda seni şimdiden uyarıyorum. Benim hikâyem biraz tuhaf kaçabilir Hele ki dindar olan Koyu Katoliklere. Bu hikâyeyi anlatmam tamamen saçmalık aslında ama nedense buna kendimi mecbur hissediyorum. Babam Luciferden bana verilen en büyük kibrimle ona karşı gelerek kendi anarşimi anlatıyorum su an sana. O yüzden önce kemerlerini bağlamanı istiyorum.

Hazırsan hikâyeme başlıyorum. Çünkü hikâyemin sonunda seninle isim bittiğinde ölmüş olacağım.

( Abb burada okuyucunun hazır olduğunu hisseder )

Adim Abb. Gerçek babam benimle tanıştığında hazır olmam gereken zamanın 6 yaşım olduğunu söylediğinde Daha önce anne ve baba dediğim ölümcül insanların yanında piknik yaparken buldum kendimi göl kenarında. Hava sıcaktı. Öğleden sonra yapılacak en iyi şeyi yapıyorlardı ama Öğlen sıcağının zirveye çıktığı anda karşıma geldi.

- Nasılsın oğlum?

Dedi Beynimde yankılanan ses. Daha önce Duymadığım bir ses. Babam olduğunu sandığım insanın bana seslenmediğini anladığımda ya deliriyordum ya da bu sesi gerçekten duymuştum. Ve 6 yaşında düşünebilen biriyim.

Şaşkın gözerle etrafıma bakmaya devam ettim. Ses yine geldi.

- Benim tanımadın mı? Baban. Tamam, bunun olacağını biliyordum zaten.

O konuşmaya devam ederken ben hala şaşkınlığımı giderememiş ve etrafa bakakaldım. İnsan annem ve babam bana bakmaya başlamışlardı. Bir şeyler söylüyorlardı ama onları duymamak için kendimi zorluyordum. Su anda ilgilenmem gereken bir başka babam vardı. Mavi gözlerimin siyaha dönüştüğünü anladığımda insan olan annemin ve babamın seslerini artık neredeyse duymuyordum. Simdi karanlıktaydım. Sonra aydınlık geldi arkasından. En son aydınlıktayken su anki halimle 28 yaşımdaki halimle ( su anki halim ) duruyordum.

- Hoş geldin sevgili oğlum.

Dedi tekrar. Sesi boğuk ve bir o kadar da sıcak olan bu sese karşılık verdim.

- Kimsin ve benden ne istiyorsun?

Biraz korkarak ve etrafa dikkatlice bakmaya çalışarak gözlerimi kistim. Ama bir şey görünmüyordu. Ses sadece boşlukta yankılanıyordu.

- Hatırlıyor musun Abb sana bir yılan seklinde gelmiştim. Sen daha üç yaşındaydın. Yatağının yanında seninle oyunlar oynardık.

Evet hatırlıyorum. Gümüş bir yılandı bu. Gözleri benim insan gözlerimin aynısına sahipti. Ve konuşabiliyordu benimle. Yıllar önce hatırlıyorum. Fakat sonradan ortadan kaybolmuştu.

- Nasıl yani? Diyebildim Sesimin tonunu ayarlayarak ve gözlerimi açarak.

- Sana kendimden verdiğim güçle inanılmaz şeyler yaptın. Artık yeter bu kadar. Yanıma gelme vaktin geldi.

- Ne demek istiyorsun? Bu ne demek oluyor seni lanet ruh?

- Ben bir ruh değilim.

 Dediğinde alnımda soğuk bir rüzgâr hissettim.

- Ben bir ruh değilim evlat. Ben senin babanım. Seni yaratan da benim. Eğer Lilithi insan babanın yanına göndermemiş olsaydım su anda sen de olmayacaktın.

Lilith mi? o da kim demeye kalmadan. Karşımda bir kadın belirdi. Yüzünü net seçemediğim bu kadına kanım kaynadı. Siyah bir kadın silueti vardı karşımda. Afrodit’ten daha güzel olduğunu söyleyebilirim. Giydiği siyah elbise onun karanlık isler çevirdiğini ve benim annem olabilecek kadar güzel bir kadın olması gerektiğiydi tek düşündüğüm. Evet, evet benim annem bu kadar güzel olmalıydı. Sürekli dua okuyarak günün yarısını bununla geçiren bir baba ve anneye katlanmak çok can sıkıcıydı. O yüzden bu siyah siluetli kadın benim annem olmalıydı.

- Çok büyümüşsün - dedi bana merhametli bir ses tonuyla.

Ne diyeceğimi bilemedim. Deliriyorum galiba. Bir ruhla konuşuyorum. Ve karşımda annem olmasını o kadar çok istediğim bir kadın var. Ve o da konuşuyor benimle. Bunlar 6 yaşındaki bir çocuğun aklından gecenler olamazdı. Gerçek olan bir tek şey var o da benim. Diğerleri sahte diye düşünmek istedim Kurnazlığa gidip kibirli bir davranışla.

- Madem sen benim babamsın ve Bu güzel kadın da benim annem. Neden sizi göremiyorum. Kendinizi gösterin bana.

Diyerek onu alt ettiğimi düşündüğümü sandım. Yaptığım çok ahmakçaydı.

- Abb. Seninle benim aramdaki tek sır bu olacak. Benim elim sürekli senin üzerinde olacak. Gözlerim sürekli seni izleyecek. Ve bana meydan okuyanların hakkından sen geleceksin sevgili oğlum. Dünyadaki müritlerime ulaşmayı denemelisin.

Nasıl yani. Bi de müritlerimi varmış. Diye düşünmeden kendimi alıkoyamadım. Düşüncemi okumuş olmalı ki.

- Sen istemesen de müritlerim seni bulacak. Ve seni el üstünde tutacaklar. Bana senin üzerinden ulaşmanın yolunu arayacaklar. Tanrının onları bıraktığını biliyorlar artık. Onlara dünyada sahip çıkmalısın. Yanıma gelmelerini sağlamalısın.

Bu sapık düşünceli ideolojiden kurtulmamın tek bir yolu vardı. Onunla anlaşma yapmak zorundaydım. Eğer anlaşma yaparsam ileride belki beni gönderirdi.

- Eğer tüm bunları kabul edersem bu işten çıkarım ne olacak? - diye sordum Bütün heyecanımı ve korkumu bastırıp donuk ve ciddi bir ses tonuyla. - Beni özgür bırakacağına yemin etmelisin.

- Kendi üzerime yemin edemem Abb.

Anlaşma yapma isteğim suya düşmüştü.

- Ama sana istediğin kadar para verebilirim. Güç verebilirim. Bu gücümü istediğin gibi kullanabilirsin. Seni ecelinden önce almaya gelen Azrail’e karşı koyabilirsin. Ayni zamanda da Azrail seni tek başına alamaz zaten buna gücü yetmeyecektir. Seni alabilmesi için Dördünün sana karşı koyması gerekiyor.

- O zaman. Bana istediğim gücü ver Güç ve para. Ve istediğim zaman Azrail’e karşı gelebilme isteği. İnsan daha ne isteyebilir ki. Hoş ben daha insan olmadığımı 6 yaşında piknik alanında insan anne ve babamın hatta anne ve babam olduğunu sandığım insanların yanında anlıyorum.

- Simdi seni gönderiyorum. Bana ulaşmanın yollarını bulmanı istiyorum. Seni zorda olduğunda ve ihtiyacın olduğunda yanıma alacağım. Gözlerini açtığında hazır ol. Dünyanın en zeki insani olacaksın.

Ha birden gelmiyor yani öyle şan şöhret para pul. İlla çalışmak gerekiyor yani. Diye içimden geçirdim.

- Düşüncelerini okuyabiliyorum. İstersen sen de bunu yapabilirsin.

Ben şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim.

- Hazırsan gönderiyorum seni.

Aceleyle aklıma geldi. Adını bile bilmiyordum daha. Üstelik babamdı.

- Dur! Adin nedir.

- Lucifer.

Gözlerim. Eski rengine geri dönmüştü. İnsan annem ve babam da beni sevmeye devam ediyorlardı. Başka isleri yokmuş gibi.

- Sunu keser misiniz artık sıkıldım. - dedim keskin ve ciddi bir ses tonuyla. Ayaklanarak gittim oradan. Mavi pantolonum ve Gömlek vardı üzerimde. Gol kenarına geldiğimde pantolonumun fermuarını açtım. Penisimi çıkarıp işemeye başladım. Arkamdan öylece bakakaldılar. 

Not : Olayda adı geçen kişi ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür diye ibaremi de koyayım.

23 Ekim 2014 Perşembe

20 Ekim 2014 Pazartesi

Favorili kitap mimi



Ahu bi mim atmis. Çok sevdim ben bunu. Bi de kitapla ilgili olunca daha bi sevdim. Bu arada ahu eski adresine geri dondu. Bilmeyenler buradan ogrensin , bilenlerde bilmeyenlere anlatsin.

Mime geciyorum hemen.

1 - ilk hayranligim : Bunu çok derine inerek düşündüm. Hatta baya baya bi geriye gittim. Ve karar verdim. Edmondo de amicis - İstanbul kitabi. Okumayanlara da tavsiyem. Eski Osmanli İstanbul unu anlatan şahane bir kitap.

2 - Favori serim : Bir seri okumadim pek. Ama bi kac senedir dizüstü edebiyat serisini takip ediyorum. Begeniyorum da.. İstiklal Akarsu ve Onur Gökşen favorilerimden.

3 - Favori Kitabim : Valla çok var yahu. Stella Travezin kitaplari , Ve Gülse Birselin Yazlik kitabi.

4 - Favori erkek karakterim : Recaizade Mahmut Ekremin Araba Sevdasi kitabında Fabrika sahibi Kondaraki. İsmi çok hoşuma gidiyor benim. Tabi bi de Stella Travezin Söz yaslari kitabındaki Esi Haluk.

5 - Favori Kadin karakterim : Sergüzeşt Kitabındaki cariye :))

6 - Favori Okuma saatim : Ne zaman canim isterse. Öyle bi saatin yok çünkü. Ama genelde Gece calistigim için okunmaya çok vaktim oluyor.

Mimlediklerim.

Dondurma delisi özlem.
Maviye iz suren
Handan

13 Ekim 2014 Pazartesi

İlluminati cercevesi

Bu konuyu daha once sorsalar aman yaa masonlarin icat ettigi bi olusum derdim daha once tabi. Ama simdi ise o kadar urkutucu geliyor ki. Resmen beynimize isletiyorlar yavas yavas. Sindire sindire sindire. Amy winehouse ve Michael Jacksonin supheli olumlerinden bile onlari tutuyorlarmis. Ki bence gerceklik payi var.



Michael Jackson bir keresinde su aciklamayi yapmisti. " Beni unlu yaptiniz ve bu kadar sevdiniz. Uzerime iftiralar atildi, cocuk tacizcisi denildi , Kopegiyle sevisiyor denildi , Rengini siyahlardan nefret ettigi icin beyazlastirdi denildi. Bu bir komplo. Uyanin lutfen. Yeni dunya duzenine karsi cikin. Ahlaki degerlerinizi yok etmeye calisiyorlar " dediginde o videoyu izlerken pek ciddiye almamistim. Fakat Rihannanin surekli sagda solda iki eliyle ucgen isareti yapmasi biraz midemi bulandirdi ve konuyu arastirmaya basladim.

Basta Rihanna olmak uzere Lady Gaga, Miley Cyrus , Katy Perry , Madonna , Shakira , Beyonce , Justin , Demi Lovato gibi tanidik isimler İlluminati orgutune uye olduklarini saptadim. Nerden mi?

Hepsinin Kliplerindeki isaretlere ve mesajlara bakmani oneriyorum. İlluminatinin simgesi haline gelmis Ra'nin herseyi goren gozu, 666 simgesi, ve mason araclari kullanilabilen hersey.

Dun Youtube da Demi Lovatonun Ellen showa katildigi bir videosunu izledim. Yanlis hatirlamiyorsam " Aldi beni buraya zirveye birakti. İnsanlara olan mesajini benim uzerimden vermeye devam ediyor. Bunu yapmak istemesem de beni mecbur ediyor." dedigini hatirliyorum. Demi Lovato, Myley Cyrus , Selena Gomez ve Basimin taci Britney Spears yani Disney Unlulerinin de İlluminatide oldugunu soyluyorlar. Abuk subuk 14 yasaltindaki cocuklar facebookta analiz yapiyorlar. Gerci bana sacma geliyor. Mor isik, damali alan , mum , saat vs vs...

Simdi soyleyecegim daha korkunc. Amy Winehouse'un neden oldugunu hala bilmiyoruz. Ya da medyada gosterilen kadariyla biliyoruz. Asiri derecede uyusturucu kullanimi. Tamam simdi bunu aklimizda tutalim ve sadece 48 saat oncesine donup Amy Winehouse'un basin aciklamasina donelim. " Bana itaat etmem gerektigi soyleniyor ama ne yazikki itaat etmeyecegim". Ve olayin oldugu gun. Amynin evinden ciglik sesleri ve olu bir kadin. Amy gibi mukemmel bir sesi kaybettik.

Disneyden devam edecek olursam. İlluminati orgutunun en cok kullandigi subliminal mesajlar filmlerde ve kliplerde donmekte. Subliminal mesajin tam olarak acilimi " Beynimizde aninda kullanamadigimiz fakat hafizamizi harekete geciren hucre toplulugunu harekete geciren mesajlar " diyebiliriz. Bi nevi o klipte gozle aninda goremeyecegimizi bizim hafizamiza bunu ekliyorlar. Disneyde ilk olarak bunu kullanmis. Tabi bu kurulus yillarinda degilde illuminati / Mason kurulusu olduktan sonra da olabilir. İlk olarak ilk cizgi filmlerine " Drink Coca cola , Eat popcorn " mesajini ekleyerek sinemadan cikanlarin gidip cola ve patlamis misir almalari , Disneyin subliminal mesajinin etkisini acikca farkettiriyor. Ve daha sonra Disney kendi cizgi filmlerine subliminal mesajlar eklemeye devam ediyor. Kucuk yastaki cocuklara gosterilen Mickey Mouse cizgi filminde genellikle cinsel objelere yer verilmis ve cocuklarin ileride yasayacalari yonlendirmesel psikopatlik derecesini en ust duzeye cikarmayi amaclamis.

Disney bu kadar korkunc bir seyi nasil yapabilir diye sorarsan. Sunu soyleyebilirim. " Agac yasken egilir " atasozumuz bu olayi gayet iyi aciklar. Peki Disney bu kadar Seytani bir seyi yapiyor da digerleri masum mu? Tabi ki degil. Bugs Bunnynin yapimcisi Warner Bros yani warner kardesler de subliminal mesaj kullaniyorlar. Bugs Bunny de ki cinsel objelerin ve cagrisimlarin oldugunu net goremesekte dedigim gibi hafizamiza biz istemesekte ekleniyor.

Seytan icadi dedikleri TV de haber izlerken bile hafizamiza o anda aciktigimizi , susadigimizi , hatta meyve canimiz cektiginde kosa koksa gidip markete aslinda almak istemedigimiz kolayi aliriz. Bu da Pepsi ve Coca Colanin isine gelir ki tuketim ne kadar coksa uretim de o kadar cok olur.

Bir baska konu ise illuminatinin iskenceleri. Nedir bu iskenceler dersen Aklima gelenler Halatla baglama , sicak ve soguk suda bekletme , Kan - cisini icirtme , Tecavuz , Uyusturucu , Tabutta bekletme , Uyukusuz birakma gibi cesitli yontemleri mevcut. Ha bunlari neden uyguluyorlar giren kisi bilmiyor mu dersen de Benimde yanima milyonlari sersinler, herkes beni sevsin , Dunya baris elcisi sevileyim , uc bes grammyim olsun ben kosa kosa giderim. Ki ayni seyi sen de dusunursun.

İskencelere ugrayan unluler arasinda benim en cok dikkatimi Ceken heralde yine Britney Spears oldu ki zaten Benim jenarasyonum oldugu icin gecirdigi bunalim ve uyusturucu donemlerini biliyorum. Britney cocuk dogurduktan sonra bunalim donemleri basladi. Artik illuminatide olmak istemedigini aoylemis olmali ki medya tarafindan sindirilmeye baslandi. Yavas yavas insanlar Britney Spearsi unutacak ve hafizalarinda Catlak bir Britney kalacakti. En sonunda delirdi. Akil hastahanesine dustu. Ciktiginda Bir degisim olur diye dusundum ama olmadi. Britney yine ayni sekilde yola devam etti. Ustelik coculari ile.

Bir baska magdurumuz Katty Pery. Wide awake klibinde gayet guzel bir sekilde anlatmis. Bulundugu sasali dunyada iyi tarafini goremedigini ve cikmak icin elinden geleni yaptigini ama beceremedigini anlatiyor kipte. Bence gayet mantikli.

Demi Lovato ise bir bunalim surecinde oldugunu bize " Let it go " klibiyle gonderme yaparak anlatiyor.

Her ne kadar acilarini anlatsalar da kliplerinde farkli bir bakis acisiyla insan beynini yikamayla da gundeme duauyorlar. Subliminal mesajlar ve herseyi goren ranin gozu. Tamamlanmamis bir piramit ve ustundeki ucgenin gozu.

9 Ekim 2014 Perşembe

Atar

Beynimin icine saman doldurmuslar ve bana zorla dondurma yedirmeye calisiyor sanki. Bu durum daha ne kadar surecek. Elim kolum bagliyken ne yapabilirim? Hangi insandan yardim isteyebilirim ki. Hepsi deli sacmasi diyip geciyor. Durum oyle degil ama.

Hayatimdan insanlar birer birer cikiyorlar. Tek tek kendilerini kendimde sindiriyorum. Rencide ediyorlar beni a kuzum. Elemanla kustuk. Yani en azindan ben kustum. Tamam kusmek cocukluktur. Buyuklere gore bisey varsa da bi zahmet birisi soylesin. Nedenini bosver. Ortada biseyler var. Sadece kullandi beni o kadar. Ben de bunu anlayinca hadi yoluna bak diye yol verdim ona. Simdi ise ortak arkadaslarimiz sordugunda bana onu ne bileyim bekcisi miyim ben onun diyorum.

Blogumu da ozledim. Tabi en cok sevgiliyi ozledim. Zaten ikinizi de ayni kefeye koyamam ki. Adi ustunde sevgili yani. O da hala Japonya da jetski satma derdinde. Bir ay bilemedin iki aydir orda hala daha satacak. Simdi paranoya yapicam ama hic modumda degilim. Beklesin bi zahmet. Su anda bi hesaplasma donemindeyim.

Kiloyla da Elemanla yollarimi ayirdigim neden yuzunden yollarimi ayirma kararinin esigindeyim. Hatta oyle ki gecen gun az daha kanli bicakli oluyorduk. Eve soz verdigim saatte gidemedim. Saat 12:00 de olmam gerekirken 19:00 da evde oldum. Ha bi sebebim var elbette. Gec kalicam demistim ben ona. Sonra neyse iste ben bunu aradim. Saat yedi gibi tamam dedi kapatti. Sonra sms cekti. Artik yeter buraya kadar diye. Ne oldugunu bile anlamadim. Ne nereye kadar? Biz gizliden ask mi yasiyorduk da buraya kadar dedi. Ben de ona mesaj cektim. Dedigin olsun diye. O anda otobusteyim. Yagmur yagmaya basladi bi de. Sevgilisinden ayrilmis ergen kizlar gibi basimi yasladim muzigimi de actim. Gozumu kapatip actigimda uc durak sonra indim. Bilerek degil yahu uyuya kalmisim. Bi yandan da whatsappdan zehraya agliyorum. Ben bunu haketmedim diyerek. Hayir gercekten ama gercekten ben bunu haketmedim. Eve geldim. Esyalarimin oldugu odaya gectim. Bunun foto makinasi kayipmis zaten onun icin geldim ben o gun. Bi baktim makina koltugun altinda yatiyo. Kiloo diye seslendim. Fotograf makinani buldum diye. Sonra hicbisey olmamis gibi devam ettik. Ben kalktim bavullarimi aldigim gibi lojmana tasidim. Ondan sonra da aramadim o arayana kadar, ki o beni her sabah ve aksam aramaya basladi aramayan adam. Ben bisey anlamadim. Anlayan varsa bi zahmet...

Banka olarak Denizbankla calisiyordum ki acaip bi sekilde kustum kendilerine. Gecen gun kredi karti extremin ne kadar oldugunu ogrenmek icin Denizbanki aradim. Bi de ne goreyim kredi kartim iptal olmus. Sebebiyse google uzerinden cok alisveris yapiyorum ve tutarlar az gorundugu icinde sistem otomatik iptal etmis. Yalanini yesinler. Neyse ota boka arayan banka beni neden bunun icin aramadiniz en azindan bi onayimi alsaydiniz diye atarlanip Ayni bankadaki kullanmadigim diger kartimi iptal ettim. Hay etmez olaydim diyorum simdi. Abi uyuyorum hoppp yirmi defa ariyolar. Telefonu actim en sonunda. Neyse guvenlik sorusunu gectim. Telefondaki bayan bana biz size ne yaptik da kredi kartinizi iptal ettiniz dedi. Valla agzima geleni soyledim. Birincisi bana sormadan kredi kartimi iptal etmissiniz. Simdi yeni karti beklemem gunler alacak. İkincisi maas hesabim oldugu halde zirt pirt kendi yasalariniza istinaden onun faizi bunun faizi diye diye aylik 8 tl geciriyorsunuz. Ucuncusu kredi kartimdaki telefon otomatik odeme talimatinda mevduat hesabima kredi kartindan nakit cekim yapip bi de o nakit cekim faizi olarak hic bisey olmamis gibi sadece 0,70 kurus fazla oduyorsunuz diyerek resmen soymaya kalktiginizdan kisura bakmayin ama Bonus karta ihtiyacim olmasaydi sisin bankanin onunden bile gecmezdim dedim. O da bana tamam kartiniz elinizdeyse onu kirip cope atabilirsiniz diyerek telefonubresmen trip ata ata kapatti.

Zaten bunalima giricem. Bi de seninle ugrasamam Denizbank. Bunalimima iyi gelicek bisey yap seni affedeyim. Yoksa yok..

1 Ekim 2014 Çarşamba

Ruya gordum



Dun bi ruya gordum. Biraz korkunctu acikcasi. Bir kedi bir yilan ve bir kopek vardi. Kediyle surekli bir kavga icindeydim. Kedi bana karsi surekli bi tisss tisss diye ses cikariyordu. Ben onunla kavga ederken Yilan ya da yilan baligi , ama ben yilan baligi diye dusunuyorum. Ayaklarimdan tirmanarak kafamin ustune geliyor sonra boynumdan beni bogmaya calisiyor. O bogmaya calistikca kedi de diger taraftan hala miyavliyordu. En arkada olan kopekse oylece bana bakiyor olayi seyrediyordu. Bir tek havlama sesi bile duymadim.

Nedir ki bu ? Hayir mi? Delalet nedir? Yorum yapanlara tesekur ederim.