19 Ocak 2012 Perşembe

3 Gün Sonra

aman allahım neydi o internetsiz kaldığımız günler. dağ başındayız zaten sürekli aynı iş oluyo. sormayın şekerim. araba da beş evde 15 resmen. 2 gün internetsiz kaldık. ama bunun yanında reelde neler yapılabililir onları da gördük.Resepsiyonda iken bizim misafirlerden birisi çıkageldi ve bi şekilde akşam viski içmeye başladık. nasıl olduysa. bunlar istanbulda kokoreççi mi ne işletiyolarmış. bize de kartlarını verdiler. neyse ben ve diğer arkadaşım tabiki bunların viski içme tekliflerine hayır diyemedik. ve hadi içelim dedik. ama kıkır kıkır bi yandan gülüyoruz sevgili A1 ile. biz dışarı çıktık mangalı yaıktık fln. bunlar ortalarda yoklar. bekle bekle... 1 saat geçti aradan neyse adı çağatay olan ve benim paranomik olarak beğendiğim geldi. ilk olarak benle o yalnız kaldık ve içmeye başladık. sonra o gitti bulut geldi onun yerine. onunla da bir kadeh içtik. sonra A1 geldi ve içmeye devam ettik. fln fln... dün gecenin özeti bu...

ama gel gelelim. bunlardan da bi cacık olmazmış. boşu boşuna peşlerinden koşmuşuz.. karı kız gördüklerinde içleri hemen eriyen tiplerden bunlarda. ya da sarhoşluğun verdiği emare ile böyle davrandılar... bilinmez. bilinmek istemez. adı Bulut olana biraz Otherside dan bahsedince gözleri parladı böyle bi uzaklaşmalar bi ilginç bakışlar fln. ben almayayım seni alana da mani olmayayım.


Yakışıklıydı ama lan!

sevgiler

18 Ocak 2012 Çarşamba

İnanamıyorummm.....

Çok sevdiğim birisi... daha doğrusu sevgisinden emin olamadığım birisi benim verdiğim kitabı 3. gün olmasına rağmen bana ballandıra ballandıra anlatıyo.... hemen hemen hemen ona dizüstü edebiyat serisinin diğer kitaplarını da aktarmam lazım. olmayacak böyle yoksa.

o da beni seviyor mu? seviyorsa ne kadar? yoksa sadece espri babında mı yaklaşıyo? halbuki ben ona açık açık söylüyorum ama ne kadar anlıyo acabaa? anam! yoksa kalın kafalı mı? siktir et demeye gelmesin iş... Halbuki onu çok sevmeye razıyım ben. ama işi direk olarak farklı tarafa çekmesi beni deli de etmiyor değil. hadi hayırlısı diyelim o zaman. bu gecede onu gördüm ya artık gam yemiyorum. ohhhh ne güzel.

17 Ocak 2012 Salı

Bağlanmayacaksın

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

Sevişmeyi Göze Aldım Bak

Sevişmemiz gerek! İçimdeki bu hissizliği ancak sevişirsem yok edebilirim. Bana yardım etmelisin. Bana çoktandır yardım etmeliydin. Sana güvenmiştim. Sana özenmiştim. Dokunuşunla bir şeyler yeniden nefes alsın istiyorum. Sevişmemiz gerek anlıyor musun? Sana ait olmalı bu seferki, bana özel olmalı! Nerede duracağımızı bilmeliyiz ve bu sefer bu yasağı mutlaka “delmeliyiz”. Tüm “hayır”larıma direnmelisin, ellerini avuçlarıma geçirip bana “evet” demelisin. Delirmeliyiz! Sana bir şarkı söylemeliyim ellerin avucumdayken. Dinlemelisin ama sesin sevişir gibi çıkmalı! Hiçbir erotik sözü kabul etmiyorum bu sefer. Bana seni anlatmalısın. İlk gün saçlarımla oynadığın gibi dans etmeli her yanın yatakta. Sana ayak uyduramamalıyım. Korkmalıyım adımlarına yetişemeyeceğim için. Sevişmeliyiz bu sefer! Yanına ilk defa nasıl uzandıysam yine o kadar korkak olmalıyım. Yine o kadar titremeli midem ve kaslarım! Gözlerim bulanmalı, ellerimi bile görememeliyim. Bana önce uzaktan bakmalısın! Beni tanımalısın! Vücudumu değil, kusurlarımı görmelisin ve onları sevmelisin. Yanıma gelmelisin. Biraz saçıma değmelisin. Biraz gözlerime dalmalısın, biraz sessiz kalmalısın.
Sevişmemiz gerek diyorum! En sert halini istiyorum. Ve en yumuşak tenini… Boynumu keşfetmeni ve bana aldığın kolyeyi dudaklarınla çözmeni...

-sadece sevişmeliyiz seni sevdiğimi anlamamalısın-

Hadi gel! Sevişmek istiyorum! En iyi bildiğimiz şeyi yapmak istiyorum! Senin bana anlattığın en iyi şeyi! Tuhaf kaçsın istiyorum bu durduramadığım heves içimde ve sana tuhaf gelsin istiyorum seni ilk defa bu kadar istiyor oluşum. Biraz daha beklersek dağılacağız çünkü. Tenimi bir daha toplayamayacaklar. O yüzden değmeliyiz birbirimize. Önce bir müzikalde sevişelim.
Oyuncu olmak istiyorum! Ve perde! Ortadayız! Sahnenin tam ortasında ve tam da istediğim gibi... Kırmızı bir perdenin yere değen ucundayız! Kadifenin tenimi yakan sıcaklığında. Neden hala duruyorsun hadi! Çözsene perdeyi üzerimden. Daha öncede gördün kırmızıyı kasıklarımda korkma! Bana öyle bakma! Seninle sevişmem gerek!
Başla!
Sırf sen dokunacaksın diye yeni yıkadım saçlarımı. Akan suları boynumun çukurunda yakalamayı sevdiğin için kurulamadım onları! Senin için üşümeyi göze aldım bak!

Gözlerimi silmedim. Boynumda yakaladığın sularla dudaklarının gözlerimdeki rimelleri akıtmasını komik ve gizemli bulduğun için silmedim onları da. Gözlerimin yanmasını göze aldım bak!

Yanaklarıma beyaz pudra sürmedim. Sevişirken kıpkırmızı oluşlarını seviyorsun diye. Utangaçlığımı bana yakıştırıyorsun diye! Utandığımda söylediğim sözlerin saçmalığına gülüyorsun, güldüğünde sana kızmamı seviyorsun, elimle seni itince ellerini yanaklarımın kırmızı sıcaklığına koyuyorsun diye! Yanmayı göze aldım bak!

Dudaklarıma ruj sürmedim. Yanaklarımın kırmızılığını dudaklarıma sür diye! Bana hep “senin kendi tadını almak istiyorum” dediğin için... Sürmedim! Dudağını dudağıma sürdüğünde dilinin tadını bozmamak için... Kendi tadımı en iyi senin dudağından alabildiğim için... Dudağımı ısırdığında içimde ısırılanı hissedebilmek için... Dilinin söyleyemediğin en büyük cümleleri söylediğini duymak için. Diline dudağımı ekleyebilmek için! Sürmedim! “Senin tadını” almak istediğim için. Tadın damağımda kaldı bak!

Boynuma kolye taktım! Dudaklarınla aç diye. Dudaklarının hareketini hissetmek için. Açamadığında dişlerini boynuma geçirmen için... Nefesini en iyi boynumu öperken duyabildiğim için... Gözlerine en yakın o anda bakabildiğim için. Gözlerini bir tek boynumdayken açtığın için... Gözlenmeyi göze aldım bak!

-sadece sevişmeliyiz seni sevdiğimi anlamamalısın-

Dur!
Sevişmemiz gerek! Delirmemiz gerek! Beklememiz gerek!
Pudrasız, rujsuz çıktım sahneye! Oysa bir müzikalde sevişiyoruz seninle! Bir oyuncu en çok makyajıyla alkışlanır. Kendini arkasına sakladığı makyajıyla! Alkışlanmamayı göze aldım bak!

Müzik! Kalk ve en sevdiğimiz şarkıyı koy! Bir konserde sevişelim şimdi de...
Şarkıcı olmak istiyorum!
Yat! Üzerindeyim! Seninle sevişmemi dinlemeni istiyorum!

Saçlarını ıslattın benim için. Çünkü ben onları nefesimle kurutmayı seviyorum! Saçlarını öpmeyi... Saçlarına tenimi değdirmeyi. Islanmayı göze aldın bak!

Gözlerini kapattın şimdi de. Boynuma gelene kadar açmayacaksın biliyorum! Dans etmek istiyorum. Bacakların bacaklarımın arasında. Dans ediyorum! Şimdilik kırmızı değil yanaklarım çünkü gözlerin kapalı! Benim için karanlığı göze aldın bak!

Yanakların canımı yakıyor. Bıçak ve köpük kullanmamışsın bugün sanki, sevişeceğimizi biliyormuşsun gibi. Yanaklarındaki sertliği sevdiğimi söylediğim gün bana deliymişim gibi bakmıştın. Oysa anlamıştın herkes gibi olmayı sevmediğimi. Bir kadının bir erkeğe ait olan bir şeyi sadece ona aşıksa sevebileceğini! Yanaklarının vücudumu kestiğini ve yaktığını sevdiğimi bildiğin için böylesin şimdi. Oysa sana anlattığımda anlamıştın. Pürüzsüz bir tenle sevişmek bir kadınla sevişmek demektir, bir kadın bir erkekle sevişiyorsa kanamalıdır bir yerleri, kesilmelidir dudakları demiştim. Ve ben bir erkekle sevişmek istiyorum! Sözümü dinlemeyi göze aldın bak!

Dudak! Sen! Dudak! Ben!
En çok öpüşme anlarını sevdiğimi biliyorsun. O yüzden onları hiç konuşturmuyorsun bu gece. Sadece bir şarkı söylüyorsun! Sana eşlik ederken duyduğun nefeslerimi saklıyorsun! Hep kaçırdığım dudaklarımı yakalamak için ve bu “dudak kapmaca” oyunuma eşlik etmek için ben nereye kayarsam arkamdan geliyorsun! Koşmayı göze aldın bak!

-sadece sevişmeliyiz seni sevdiğimi anlamamalısın-

Dur!
Sevişmemiz gerek! Delirmemiz gerek! Beklememiz gerek!
Sessiz sözsüz çıktım sahneye!
Oysa konserde sevişiyoruz seninle! Bir şarkıcı en çok sesiyle alkışlanır. İçindekileri şarkılarında anlattığı sesiyle... Seyirciyi göze aldım bak!

Ateş! Kalkmalıyım ve altına saklanmalıyım! Bir savaşta sevişelim!
Bir esir olmak istiyorum!
Tut! Altındayım! Beni hapsedişini görmek istiyorum!

Saçlarımı ıslattım. Susuzluğunu onlarla gidermelisin! Gözlerimi silmedim, kendini onlardan akan siyah boyalarla gizlemelisin, yanaklarıma pudra sürmedim beni yanağımdan vurmalısın! Dudaklarıma ruj sürmedim! Onlarla doymalısın! Tadımı dudağımdan almalısın! Tadım damağında kalmalı, bir daha, bir daha, bir daha tatmalısın!

Dur!
Sevişmemiz gerek! Delirmemiz gerek! Bitirmemiz gerek!
Silahsız çıktım meydana!
Bu savaşı beraber kazanmak gerek!

Süt tadını al göğüslerimden! Nefesini saklama! Yanaklarım kırmızı, sakın bakma! Dans edişimi izle. Çıkardığım sesleri dinle! Aşk tadını al göğüslerimden! Elimi sırtında gezdirişimi hisle!

Dur!
Nerede durmamız gerektiğini bilmeliyiz ve mutlaka bu yasağı “delmeliyiz”.
Sana şöyle demeliyim :
“Hayır!”
Direnmelisin ve şöyle demelisin :
“Evet!”
“kendime” direnmeliyim ve şöyle demeliyim :
“Evet!!!”

-seni sevdiğimi anlamanı göze aldım bak!!!-