28 Mayıs 2014 Çarşamba

Deli

Ben istemez miydim öyle huzurlu olmayı ama tabiatım o değil. “Hoşçakalın.” der noktayı koyarım ama siz benseniz, boşluktaki yankısını dinlersiniz o noktanın. Mektup çoktan bitmiş, nokta konulmuştur ama noktanın altındaki boşluk, koca evrene dönüşüp, yapayalnız tehditkar bir suskunlukla kalp kalp atmaktadır. Dayanamaz, Hoşçakalın’ın sonundaki noktaya yan yan bakarak, “vaktinde ulaşmış olmanıza da çok sevindim.” diye eklersiniz, o koskoca evrendeki farazi uzaylılara karşı boş boş. Endişe devam ediyorsa, “dediğim gibi, en kısa sürede görüşmek dileğiyle…” diyerek üç noktanın bir kalabalık, bir yandaşlık, bir kader ortaklığı yaratmasını dilersiniz.

Yazarken böyle ama konuşmak hepten içinden çıkılmaz bir darboğazdır benim için. Klişeleşmemiş çok az sohbet kaldığı ve yeni konular açmaya ve katılmaya çok üşendiğim için genellikle susarım. Beni eve bırakın, bir köşede günlerce oyalanırım. Bazı şeyleri uzun ve detaylı düşünürken bulurum kendimi: Mesela, yabancı filmlerde, işten ayrılan şahıs özel eşyalarını koymak için mukavva kutuyu nereden edinmiş olabilir, gibi. Biz burada bakkala sorarız, vermez. (Pisliğine tabi.) Markette ki kız bilmiş bilmiş, “mal sevkiyatımız çarşamba günleridir, o zaman uğrayın,” der. Hayret, hiç ummazsınız ama eczacıdan çıkar kutu. Siz, çok değerli olduğunu ihtiyacınız olan o gün idrak ettiğiniz mukavva kutu için yalaka bir gülümseme ile bin bir teşekkür ederek arka arka kapıya giderken, o, telefonla konuşmakta ve sizi çabuk bir el hareketi ile sepetlemeye uğraşmaktadır. Şanslıysanız o da. Genellikle eczacı da size yardım etmez, eğer kötü bir telefon görüşmesi yapıyorsa. Zaten işten çıkmışsınızdır, zaten tuhaf, normal olmayan bir adrenalin salgılamaktadır bedeniniz. Zihniniz de sürekli ertelemektedir, durumu idrak etmeyi. Son gurur kırpıntılarınızı da o yırtık plastik poşetlere yüklemiş, terk edersiniz limanı.

Ya da alnım çatılmış, kendi kendime, nedir şu çiftlere karşı sallanan, konuşmalısınız! emri? diye kafa yorarım. Şart mıdır? Birbirini çok iyi tanıyan ve özellikle arkadaş&karı-koca olan ilişkilerde şu bu konu hakkında ciddi ciddi konuşma yapmak, rol kesmeye denk, değil midir? Ne derseniz deyin seyirciye ( ilişkilerde konuşmak önemlidir, lafını yumurtlayan cosmopolitan ilişki başöğretmenleri topluluğu seyircisi) kendini beğendirme, ondan onay alma arzusu dikkati çekmez mi? Çeker.

Ben, kocaman evin küçücük köşesinde düşünür… düşünürüm.. Dünya döner…. döner…..döner...

11 yorum:

  1. Ben de düşünmemek için puzzle yaparım, sudoku çözerim ki kafamdaki seslerden biraz kurtulayım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bak bu seninki daha iyi bi fikirmiş gibime geldi hea :)

      Sil
  2. düşünme düşünme kim anlamış ki sen anlayasın böyleee :))

    YanıtlaSil
  3. Güzel yazmışsın. Evet dünya öyle ya da böyle ancak her zaman bize rağmen dönüyor.

    YanıtlaSil
  4. Detaycı olmak çok kötü inya gerçekten herşeyden herkesten soyutluyo insan kendini.
    Sadece izliyosun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben şu an buyudugumu hissediyorum ya ondan hep bunlar sirada ergen bunalimi var :):) 28 yaşinda ergen bunalimina girmek ahahaha cok komik :):)

      Sil
  5. Aklım karıştıııı
    :)
    Sanırım artık uykum geliyor
    :)

    YanıtlaSil