17 Nisan 2014 Perşembe

30 OLABİLMEK ve küçükken



Yavaş yavaş 30 oluyorum. 2 sene sonra en azından.
Bence 25 - 30 yaş arası en güzel yaşlar. Çünkü üniversite o dönemde bitiyor ve iş hayatına atılıp hayatın ne getireceğini henüz kestiremediğin beyninin hallaç pamuğuna döndüğü dönem budur bana göre.
Uzun bi aradan sonra tespit yapayım dedim..

Çürük elma

Bu dönemde arkadaşlık ilişkilerin hat safhaya çıkar. İş arkadaşlarından tutta okul arkadaşlarının hepsi aynı döneme geleceği için bir ayrım yaparsın. Bu iyi dersin bu kötü eee kaka bu dersin. Düğünü olanlar düğünlerini yaparlar üstüne bi de çocuk yaparlar çok geç kaldık diyerek, askere gitmeyenler askere giderler, Yurtdışı planları olanlar yurt dışına çıkarlar. Ama sen henüz birşey yapmadığın için 25-30 yaş arası sendromunu unutmamışsındır.

Hala doksanlardan kalma kafan telefonun icad edildiğini, Kocaman LCD televizyonların piyasaya sürüldüğünü bunun yanında teknolojinin artık o kadar çok geliştiğini ve Konuşan saatin sana çinden bi arkadaşının gönderdiğini farkettiğinde teknoloji denilen bu mükemmel şeyin sana doksanlarda neden uğramadığından yakınırsın.

Meslek Hayatımız

Eskiden çok fazla şey olmak istersin mesela. Oyunlar arasında varsa üç beş erkek, üç beş kız, ünlü olma oyununda kızlar genelde Sibel Can, Hülya Avşar olmak isterken sen sadece Tarkan ve Burak Kuttan öteye gidemiyorsun. Hatta bu öyle birşey ki, Tarkan ve Burak Kutun bütün kartpostallarını arkadaşlarına yalvar yakar istiyorsun. Çünkü Tarkan ve Burak Kut o dönemin Pop Starları. Kızlarda onlara hayran.

Meslek hayatına atıldığında, ilkokulda öğretmenin sana "Büyüyünce ne olmak istiyorsun" diye sorduğunda "Ben astronot olcam uzaya gitcem, marslılarla arkadaş olcam, onlarla evcilik oynucaz hatta Patty de gelcek bizimle" dediğinde o an ki heyecan..

Kızlar genelde avaukat, öğretmen, doktor olmayı isterlerdi. Erkekler de Futbolcu , öğretmen olmayı isterlerdi. Ama sıra bana geldiğinde Astronottan öteye çıkamıyordum. Çünkü çok uç noktaydı benim için Astronot olmak. Öğretmen olmak, Avukat olmak bana çok basit gelirdi o zamanlar. Düşünceme göre Astronotlar Öğretmen ve avukat olabilirlerdi, ama avukatlar ve öğretmenler asla Astronot olamazlardı.

Aynı şeyi bilim adamı olmak istediğimde de düşünmüştüm. 12 yaşında Öğretmenim tekrar bana sorduğunda aynı soruyu "Bilim adamı olcam ben" demiştim. Çünkü Astonot olmak o zamanlar benim gündemimden çıkmıştı. Biraz daha sınırladım kendimi o zaman. Bu sefer Astronotları kim neden uzaya gönderiyor diye merak edince Bilim adamı olmak daha mantıklı gelmişti bana.

Fakat sonra sonra baktım bu meslekler çok sıkıcı. Hiç bana göre değil. Turizm ve Otel işletmeciğine girdim. Anam konu sapmış yine...

Evlilik

Biriyle berbersen bu dönemde mutlaka şunu söylemiş yada duymuş olacaksındır " Ne zaman evleniyoruz bizimkiler bıd bıd ediyorlar "...

Gece dışarı çıkmak için de bi ton yalan atmayada gerek kalmıyo aileye. Çünkü sen aklı başında 25 - 30 yaş arası sendromuna girmiş bir kişisindir artık. Hoşgeldin aramıza kardeşim. İlk başta zaten bir işe başladığın için kendi paranı kazanıyorsun , bi süre sonra kendi evine çıkıyorsun, mutfağıydı, tuvaletiydi, yemeğiydi, içmesiydi derken herşeyin senin üstüne bindiğinin farkına varıyorsun.

Zaten kariyer yapıcam diye kendi kendini yediğin yetmiyormuş gibi sürekli birşeyler geç kalıyorsun. Arkadaşların arasında sürekli ama sürekli meşgul moduna giriyorsun. Üniversiteden arkadaşlarınla buluşmalar yaptığında "ben bugün gelemeyeceğim" dediğinde gıkını çıkarmayan arkadaşların bi anda uzaklaşıverirler senden. Çünkü isimleri arkadaştır onların.

Hayatına bir kişi istediğinde bunu en yakın çevrende bir dedikodu başlatarakta yapabilirsin. Bu işe yarıyor. Denedim biliyorum çünkü. İşe başladığın için sosyal hayat diye bir kavram hayatında artık olmadığı için en yakının olan iş çevrenden hayatına birinin girmesinin uygun olduğunu düşünürsün. Sürekli bi eleme moduna girip birini bulduğunda hah işte bu hayatımın anlamı dedikten sonra Telefonuna bu kişiyi, aşkitom, aşkım, Aşk.., Yarim, Yarcım, vs gibi bir sürü nickle onun senin sevgilin olduğunu gösteren isimlerle kaydedersin. Zamanı gelirse de o isim bi başkasına geçer zaten.

En son aile baskısında ise beraber olduğun kişi ile bir anlaşma noktasına gelirsin. Evlenecek miyiz böyle mi olacak dersin. Çünkü iki tarafında ailesi artık sürekli bıd bıd konuşmaya devam ederler. Evlenip çok geç kaldık bi de üstüne çocuk yapalım tam olsun dersin.

Neyse işte 30 yaş gelince sanki pat diye 30 yaşının getirdiklerini alacakmışız gibi duruyo ama o öyle değil. Çabuk gelsin de bitsin bu bekleyiş diyorum artık.

27 yorum:

  1. 30 yaşındayım ama hala net bir şey yok hayatımda.. :)
    ne kötü bir örneğim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :D
      ya aslında bende de öyle net bişey yok. hep uçlardayım bende.

      Sil
  2. Hımm böyle olacak yani :))
    Güzel olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Hihi ben daha gencim bi kere :P
    Şaka bi yana 22 yaşındayım ama hayatımda hiç bi zaman kendime tam anlamıyla yön vereceğime inanmıyorum.
    Evlilik konusunda zaten hiç gelemem bi başkasının kahrını çekmeye der geçerim.
    Öğrenciliği sevmezken çalışma hayatını nasıl olur da severim onu hiç bilmiyorum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında şu an ergen bunalımı yşıyosun bence :)
      hazır paradan kaynaklanıyor bu durum :D
      bi çalış kendi paranı kazan bak nasıl tatlı geliyo sana :)
      harcamak istemiyosun yemin ederim :D

      Sil
    2. Ergenim tabi :D
      Yaşlanmaktan iyidir bi kere :P
      Ay o ne biçim güzellik öyle harcamak istemediğim parayı napayım ben :))

      Sil
    3. ama bak çalış gör nasıl harcamıyosun :D
      harcamadığında bana mesaj at olur mu, bişey denicem :D

      Sil
    4. Mesaj atarım tabi de burda bi kurnazlık kokusu alıyorum :P
      Yaa ben daha mezun olucam yaaa :D

      Sil
    5. hihihih
      tamam işteee mezun olunca yaparsın :)

      Sil
    6. Mezun olursam duymayan kalmaz ki zaten :P

      Sil
  4. Ne güzel anlatmışsın. :)

    Ben hem üniversiteyi hem de iş hayatını birlikte götürdüğüm için arkadaş ayıklama işini çok önce yapmıştım. Sonuç olarak çevremde çook az sayıda insan kaldı. :)

    Başkasının baskısıyla evlenmek sıkıntılı bir durum gibi gözüktü gözüme. Yani diyorsun ki "Elbet bir gün zorla evlendirileceksiniz." :p

    YanıtlaSil
  5. 31 yasindayim. 32'ye bir ay gibi bir sey kaldi ve benim de uyusuk hayalperest gibi net bir sey yok hayatimda. :))

    YanıtlaSil
  6. ben de 11 ocakta 30 uma bastım, ama hiç bişey olmadı :)
    hala da hiç bişey anlamadım bu yaştan ama doğum günümde biraz üzüldüğüm
    ve üzüntümü unutmak için kendimi alışverişle kandırdığım doğrudur :)
    imza, okulda teneffüste blog okuyup akşam yorumunu yapan mavi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hee o zaman ben de 30uma girince bişey olmayack peki tamm :)

      imza : çalışırken işten kaytaran dün yorumu okuyup bugün fırsat bulan inya :D

      Sil
  7. 30 yaş sendromu fenaymış.. Ama çok güzel açıklamışsın herşeyi..
    Hayırlısıyla 30 yaşına gir de rahatla diyeyim :)

    ben mavi, ya hep ya hiç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ama öyle değilmi.
      bilmem sen 30a girdin mi?

      bide okdir tanıdım zaten:

      Sil
  8. Hahahah nasıl da sahici nasıl da içten bir post bu böyle :) Çok eğlendim okurken :)

    YanıtlaSil
  9. A ha ha, otuzlu yaşlarımın başında bir bebeğim vardı, diğerine hamileydim, hiç otuz yaş sendromuna girecek vaktim bile yoktu, ne olduğunu anlamadan geçti otuzlar:-)

    YanıtlaSil
  10. neyse ki daha otuza 2 yıl varmış:) o zaman bu zamanın keyfini çıkart :)

    YanıtlaSil
  11. Yıllar çabuk geçiyor.
    Yeterki içi dolsun.Boş geçtiğinde insana "vah vah" dedirtecektir.Boşa geçen zaman boşa geçen yıllar.
    Yapılmak istenenler sonraya bırakılmamalı,ya sonra hiç olmazsa..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. peki 30 olunca zeki mürende bizi görmücek dimi?
      boşa giden 30 yıl..
      ama bu çok fazla..
      yüzden sürekli carpe diem diyorum , diyorum da... hep hata var sonunda.

      Sil