24 Mart 2015 Salı

Blogger Buluşması - Kahve Bahane II


Hacım öyle bi gün seçmişiz ki buluşma için neredeyse kar kış kıyamet üçlüsünü yaşayacağız diye ödümüz patlıyordu Aslıyla. Cumartesi günkü havayla Pazar gününün neredeyse hiç alakası yok. Önceki gün zaten güneş tutulmasını izlemiş olmak ( tamam sadece 5 saniye izleyebildim o da bulutlar önüne geldi tutulmanın yoksa izlicektim valla bak ) ayrı bi heyecan vericiyken Cumartesinin havasından belli olur Pazarın gelişi diyerek bi umutsuzluk bi iç kararması başladı bende anlatamam ama. Endişelenmeye bile başladım. Ya yağmur yağarsa ve vapur seferleri iptal olursa, ya vapurların altı delinir de boğazda batarsak, hiii bi ton insan can havli yaşayacak, yüzme bilmeyenler aman allahım diye düşünürken Cumartesi akşamından ne giyeceğimi falan hazırladım. Aslında hazırlamadım. Sadece yoğurtlu limonlu maske yaptım. Yapımı çok basit. Yoğurtla limonu karıştır yüzüne sür. Yirmi dakika sonra yıka gitsin.

Sabah bildiğin çok erken kalktım. Öyle böyle erken değil ama baya baya erken. Heyecandan uyuyamadım bi de. Kalktığım gibi annem dikildi zaten hemen karşıma " Yine nereye gidiyorsun, seni birisi aramıştı dün evden dergi miymiş ne" dedi. "Haa tamam yaa ben onu biliyorum, şimdi de eve mi dadandılar, göndericem tamam, borçluymuşum gibi sanki" dedim. Hoş adamlar bi haftadır benden demo yazı bekliyorlar. Neyse bu konu farklı.

Annemin ayakta olmasını ve kalkmış olmasını fırsat bilerek. "Anneeeee bana hemen bi tost yapsana bi duşa giricem, çok geç kaldım, bi de kahve suyu koy, sonra krep var mıydı ay nası canım çekti yaa " diyerek anneme bildiğin kendime sabahın köründe kahvaltı hazırlattım. Duş fantazimi bitirdikten sonra kıyafet seçimine geldi sıra. Annem öyle bi şaşkın şaşkın bakıyo ki beyaz gömleği çıkardığımda " Olm bak nişan mı yapıcan, evlenicen mi, bi yere mi davetlisin noluyo?" dediğinde "yok yeaa ne nişanı evlenmesi, Beşiktaşta bizim arkadaşlarla buluşucaz" dedim. "Kimmiş bu arkadaşlar" diye sorunca "İnternetten sen tanımazsın, zaten sen benim hiç bi arkadaşımı tanımazsın" dedim. " Neee " diye bi çığlık attı tabi kadın. Sonra devam etti " İnternet mi? böbreğini falan keserler , bak pıçaklanırsın, bak hasta olursun, bak o olursun, bak bu olursun" diye diye kafamı sikti attı sabah sabah. Hayır bi an düşünmeye başladım, Aslıdan katil falan olmaz, tecavüzcü desen yanından geçmez, Alinin potansiyel romantik olduğunu düşünürsek onda da nefrete dair bişey yok, o hep bana dair der, Admin panpanın zaten o taraflarda gözü yoktur. Hoş adam boş boş evde oturmaktan kafayı yememişse beni öldürmez, hem benim böbreğimi alıp napıcak, kanlı o beee yenmez bile, ama karaciğerim ve dalağım iyidir bak. Benden yahni de olmaz zaten. Aman ne diyorum ben yaa. Ama bi ara ciddi ciddi içimden geçirdim haa.

Kıyafeti konusunda ablamın müthiş zekasından ilham aldım. Ki bu kocaman bi yalan. Alt tarafı mavi kumaş lastikli pantolonumu giydim üstüne beyaz gömlek giydim, sonra bi de kravat taktım. Geçtim karşısına "Abbblaaaaa nasıl olmuş baksana ?" diye. baktı baktı baktı. "Olm çok yakışmış ama senin tarzın bu değil yaa" dedi. "He abla zaten lise yıllarına geri dönmek istedim. Nostalji yapayım dedim. Liseden kaçmış arkadaşlarıyla iş çevirmeye giden ergenler gibi davranayım dedim bugün". e tabi bişey demedi bana. Tostumu, krebimi yedim,  kahvemi içtim hooop kendimi otobüste buldum.

Bindim çift katlı otobüse ikinci katında en önde tek başıma yalnız yalnız sessizce sesli müziğimi açmış giderken Mistermagiciandan mesaj geldi. Ben Kartala gidince yazmayı düşünüyordum ama o beni Pendikte yakaladı. Beraber gideriz diye düşünüyordum zaten. Onun durağına geldiğimde daha gelmemişti. İndim orda bekledim. Mistermagician elinde kahveyle resmen bana "Günaydın" dedi valla. E birazda forsum olsun o kadar. Sonra gelen arabaya beraber bindik. Tabi Otobüsün boş olmama ihtimalini göze alarak, yanyana gidemeyeceğimizin riskini bilerek ve çoğunlukla mecburiyetten bindik.

Kadıköye geldik.Ve yine her zamanki gibi erkenden giden geç kalmıyım aman diyen ben bir buçuk saat öncesinden Kadıköydeydik. Mistermagicianla napalım ne edelim derken kendimizi Beşiktaşta Kabalcıda oyalanırken bulduk. Buluşma yerine geldik. İlk bizim gittiğimizi söylememe gerek yok herhalde. "Nolur yarabbim bi kerede geç kalmayı nasip eyle bana". Yok abi olmuyo. Yemin ederim bak. Bilerek yapmıyorum ben. Bildiğin buluşmalara erkenden ezik ezik gidiyorum. Ha yanımda kim varsa onuda sürüklüyorum orası ayrı. Beklemeye başladık. Arada Aslıyı arıyorum " Ya nerde kaldınız biz ağaç olduk hadi yaa sen niye geç kalıyosun ki karşılayacak olan kişi sensin niye geç kalıyosun" diye sitemimi de yaptım. Aslı Soslu bademle geldi. Ceyo ve İlknur zaten onlardan önce geldi. Sonra bi baktım Abdullah bi yandan Ali bi yandan Ohooo hadi gençler çoğalıyoruz. Hemen İskelenin önünde bekleyen birisi bize yaklaştı. "Blogger Buluşması?" diye bi soru sordu. Hep bir ağızdan Beşiktaş İskelesi Yurttan sesler korosu gibi "eveeeet" dedik. Gelen "Beğendim paylaştım" tabiki. E gelen giden kalmadı haliyle. Hadi gidelim dedik. Şafak Yoldaymış zaten. Ama nerede buluşulacağını ve kimsenin iletişim bilgisi olmadığı için  haliyle sadece geliyor. ( Aslı niye almadın telefon numarasını hatunun? )

Geçtik ayarladığımız mekana. Geçen salı ordaydık Aslıyla. Mekan bomboştu kimseler yoktu. İn cin top oynayacak seviyedeydi. Ama mekana bi girdik. Yok böyle bi kalabalık. Beşiktaş halkı yetmemiş Kadıköy ve Bostancıda oturanları da toplamışlar. İçeride yuvarlak bi masa ayarladık hemen. Geçtik oturduk. Millet konuşmaya sohbet etmeye, birbirini daha iyi tanımaya başladı. Ben de kendime görev bildim artık (!), önceki buluşmamızdan neredeyse hiç ( toplasan 20 tane ) fotoğrafımız yok. İlknurun Fotoğraf makinesını aldım. Alllaaaaah meydan bana kaldı. Çek kimi çekiyosan. Heyecan son dorukta. Başla herkesi tek tek çekmeye. Konsept oluştur çek. Model bul çek. Aman çekte işte nasıl çekersen çek. Tamam elime daha önce fotoğraf makinesi geçti ama hiç profesyonel bi makineyle çekim yapmamıştım. Acaip rahat oluyormuş bunu keşfettim. İlknur gitti, Aslının Makinesini aldım devam ettim çekimlere. İçime Ara Güler kaçmış gibi devam ettim. Hoş onun kadar güzel çekim yapamam, yapamadım ama olsun.

Tabi millet yemeye içmeye başladı. Son gelen bu sefer Şafak oldu. Bu buluşmada aramıza yeni katılan Mistermagician , Beğendim Paylaştım (Taşlı Tablolar) ve Soslu Bademi tanıdık. Daha çok kaynaşma şeklinde değil de bu sefer biraz Plan Program yapalım. Destek olalım birbirimize denildi. Fikir hoşuma gitti. Özellikle Şafağın açtığı Bloggerlar Paylaşıyor blogu  için konsept gayet güzel düşünülmüş. Türkiyede sinema ve film yorumu olarak oscarfavorite den sonra samimi bir dille yazılacak olan Bloggerlar Paylaşıyor blogu gayet güzel bir proje. Kesinlikle öneri olarak değil de bloggerların kullandıktan sonra hangi aşamalara girdiği anlatılacak sanırım.


Katılan Bloglar :

4 yorum:

  1. resme bayıldım süper olmuş insan yavrusu :)

    YanıtlaSil
  2. Yazını çok beğendim. Gayet hoş dile getirmişsin o günü, ancak biraz kısa mı ne yazı? Hemen bitti.

    YanıtlaSil
  3. Bebegimmmmm nie kisa kestinnnnnn cok guzel anlatiyorsun sen yaaaa :)

    YanıtlaSil
  4. Paylaşım ve güzel sözlerin için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil