2 Aralık 2014 Salı

Adana Macerası kısa kısa

Valla bana hiç öyle "ooo yine geziyorun filan" deme. Hem üzerimdeki depresyonu atayım hem biraz değişiklik olur hem de arkadaşımın sözü vardı onun için gittim Adana Kozana. Zaten yolculuk o kadar berbat geçti ki başıma neler geldiğini anlatsam fıkra gibi durur.

İstanbul Samandıra tesislerinden Metro Turizme binerek Adana merkeze gittim. Yol o kadar uzun sürdü ki anlatılmaz yaşanması lazım. Arabanın tamamı neredeyse Suriyeli doluydu. Yanımda da yine Suriyeli vardı. Televizyon çalışmıyor, wifi çalışmıyo , yanımdaki adam ayakkabısını çıkarmış uyuyor, arabanın içi leş gibi kokuyo. Hosta şikayet ediyosun "Abi napim ben de bu durumdan şikayetçiyim " diyo. Koltuğumu değiştir boş koltuklar var diyorum "Abi onlar Adana da dolacak" diyip kestirip atıyo. Salak bilmiyo heralde arabanın veya benim Adana merkezde ineceğimi. Neyse , Sonra twitterdan verdim veriştirdim Metro Turizme ben de. İsteyen bakabilir. Ertesi gün beni engellediler gerçi. Ulan koskoca Metro Turizm bunu yaptı ya ne diyim. Bitti yani gözümde. Ben daha çok araba yolculuğunu seven birisiyim. Çünkü arabada olunca dayıyorum kafamı cama takıyorum müziğimi kulağıma hoop hayaller beni bekliyo. Ama bunda en fazla bok çukuruna düşmüş bi şekilde hayale gidebiliyordum. Artık sen düşün gerisini.

Aksaraya geldik. Dinlenme Tesislerine. Bi yolcunun köpeği varmış bagajda. Kendi kafesinde havlıyo hayvan. Korktu heralde ya da nefessiz kalmış olmalı ki resmen acı çekiyodu. Host efendi bagajı açtı. Köpeği dışarı çıkardı sahibi çağırdı arabadan indirdi kadını. İkisini de sizi arabaya alamayız malesef diyerek orada bıraktılar. Bi arbede bi gürültü koptu anlatamam. Araya ben de girdim. Biletin arkasındaki müşteri ile metro turizm arasında yapılan yazılı anlaşmayı okudum. Host bana "Abi sen ona bakma orda yazar" diyip ayrıca terslendim. Bu kadar hayvan düşmanı ve kalitesiz bir firmayla seyahat ettiğim için utanıyorum açıkçası şu an. Başka bi olay daha var. İlk mola yerinde - ismini bilmiyorum mola yerinin , büyük ihtimal bolu - bi tane 16 yaşlarında bi çocuk geldi. Ankaraya gidecekmiş. Ama çocuk sarhoş ayakta duramıyo. Büyük ihtimal uyuşturucu almış. Yere yatıyo vs.. Şoför naaptı? İki tokatı patlattı önce " Bonzai mi içtin lan sen hıyar" diyerek tekmelerle çocuğu arabadan attı. Hayır böyle yapması zaten anlamsız , gereksiz, kaba, ve haysiyetsiz bir davranışken polisler hemen ayağının dibinde 3-4 metre ileride onlara teslim etse bu kadar arbede yaşanmazdı eminim. 

Adanaya geldim. Diğer arkadaşla beraber kozan arabasına binerek gittik. Arkadaşımın sözü var. Evin önünde bi kalabalık. İki tane servis bekliyor. Servisler gitti sonra Sözün yapılacağı yere. Ben , yanımdaki arkadaşım ve arkadaşım ailesinden annesi babası ve erkek kardeşi kaldı. Sonra birden Evin alt katında inek yavrulamış. İnek yavrulayayım derken, miğde bağırsak, rahim , yumurtalık ne varsa dışarı da çıkarmış. Hayvan baygın düşmüş. Yatıyo yerde. Buzağı çıkamıyo o sıvı şeyin içinden. önce onu çıkardılar. Kenara çektiler buzağıyı. biz 6 kişi inekle ilgilenmeye başladık. Hayvan o kadar yorulmuş ki artık sesi çıkamıyo. Ama acı çektiğini anlıyosun. Elimize temiz steril eldivenler geçirdik. İneğin dışarı çıkan organlarının hepsini elimizle kıç kısmındaki yarıktan geri itmeye başladık. Biz ittikçe hayvan tekrar dışarı atıyo acıdan. Sonra Veteriner geldi. Biz organları içeriye ittik. İttikçe Veteriner bi yandan uyuşturucusunu narkozunu veriyo hayvana bi yandan da dikmeye çalışıyo yırtık yeri. Böyle böyle uğraşınca 2 saatimiz inekle ilgilenmekle geçti. Sonra duş al, saç tara ve hadi söze. Allahtan yanımda yedek kıyafet götürmüştüm. Diğer arkadaş şalvar giyerek gitti. Hoş garip karşılanmadı. 

Söz kesme olayı 1 saatte bitince bizde boş durmayalım bari diyerek yaylaya çıktık. Elimizde şişler, etler, alkoller fln fln. Orayı anlatmama gerek yok güzeldi orası. 

Ertesi gün sabah bahçeye gittik. Portakal ve mandalina bahçelerine. Bir ağaçtan bir çuval waşington portakalı topladım. Diğer portakallar nisanda çıkıyomuş. Sıkmalıkmış onlar. Bi de mandalina topladık. Limonda topladık. Üç el de ateş ettik. Gerçi o av tüfeğinin sesinden ödüm koptu orası ayrı. Eve geldik. yemek yedik. sonra hadi kaleye gidelim dedik. Çıktık giddik kaleye. Böyle bir manzara olamaz dedim. Alabildiğine yeşil alanları görebiliyorsun. Hükümet gerçi tokileri dikmiş oraya da ama yine de yeşil alanlar çoğunlukta. Ben koştur koştur çıktım o tepeye açıkçası. 

Akşam olduğunda Otobüs biletimi aldım. Geldim istanbula. Bu sefer metrodan alırmıyımm yaa. Yeni Adanadan aldım. Valla konforu süper. Koltuk aralıkları geniş. Digitürk var ve film arşivi geniş. 

karışık oldu ama olsun. 
görüşürüz

1 yorum:

  1. yuh yani, bagaja koymuslar öyle mi köpegi? Iyi ki ölmedi hayvan :((

    YanıtlaSil