Alanya’da, Kale’nin dibindeki o meşhur iskelede Hüseyin Amca yine tahtakurusu yemiş gibi kıpır kıpır oturuyor. Sabahın körü, hava zaten 35 derece, adamın üstünde hâlâ yün kazak var çünkü “rüzgâr çarpar” diye korkuyor. Termosunda demir gibi çay, cebinde yarım paket Malboro, oltanın ucunda da canlı karides... Karides dediğim öyle bir canlı ki, Hüseyin Amca misinaya takarken adama “kardeşim beni niye satıyorsun?” diye bakış attı resmen.
Oltayı salladı, misina uçuverdi denize. Hüseyin Amca da klasik pozisyon: bir eli kamışta, öbür eliyle sakalını kaşıyor, arada bir “Hadi bakalım yiğidim, gel de göreyim seni” diye denize sesleniyor. Balıklar da alışmış artık, genelde “yok amca bugün de pas” deyip geçiyorlar.
Ama bu sabah farklıydı. Makara birden “vırrrrrrrr” diye deli gibi döndü! Hüseyin Amca bir “ANA!” diye bağırdı ki, karşı yakadaki Side’den duyan oldu.
Kamışı kapmış, iki eliyle yapışmış, ama balık o kadar kuvvetli ki Hüseyin Amca’yı sandıktan kaldırıp iskelede tur attırmaya başladı. Adamın terlikleri uçtu, bir tanesi denize düştü. Hüseyin Amca bağırıyor:
“Ulan bu ne lan, ahtapot mu, denizaltı mı, yoksa kaynımın eski karısı mı çekiyor beni?!”
Kalabalık toplandı tabii. Turistler selfie çekiyor, biri canlı yayın açmış “Turkish grandpa vs Jaws” diye. Çocuklar “Dede köpekbalığı tuttuuu!” diye zıplıyor. Hüseyin Amca’nın kızı telefonla aramış:
“Baba ne oluyor, Instagram’da trend olmuşsun!”
Hüseyin Amca nefes nefese: “Kızım sonra konuşuruz, şu an hayatımın maçını yapıyorum!”
Tam 47 dakika sürdü kavga. Hüseyin Amca’nın kolları makarna gibi oldu, göbeği terden parlıyor, bir ara oltayı bırakıp “Tamam sen kazandın, evli misin?” diye balığa sordu.
Sonunda balık yüzeye çıktı: Dev gibi bir orkinos! 130 kilo, pulları güneşten yansıyo, gözleri “ulan seni gidi emekli” der gibi bakıyor. İskeleye vurdu “pat!” diye, tahtalar titredi.
Kalabalık alkış kıyamet. Bir Alman turist: “Mister, this fish is 5000 euro!”
Hüseyin Amca balığın yanına diz çöküyor, teri balığın üstüne damlıyor, kulağına eğilip fısıldıyor:
“Bak yiğidim, 47 dakika beni sürat teknesi gibi gezdirdin, terliğimi denize attın, Instagram’da rezil ettin… Ama sen de yiğit çıktın. Git işine, ama bi daha karidesimi yemeye kalkma, bu sefer cüzdanımı da alır giderim!”
Misinayı kesiyor, orkinosu denize doğru yuvarlıyor. Balık bir an duruyor, Hüseyin Amca’ya bakıyor… sonra kuyruğunu bir sallıyor, resmen “like için teşekkürler” der gibi, muazzam bir takla atıp gözden kayboluyor.
Kalabalık şokta. Biri: “Amca niye bıraktın, zengin olacaktın!”
Hüseyin Amca terliğini ararken omuz silkti:
“Oğlum, ben bu balığı satsam yarın sabah kimle kavga edecem? Hem… adamın emeklilik maaşıyla 130 kiloluk balık tutması zaten milyonerlik değil mi? Bir de üstüne Instagram’da 2 milyon izlenmem var, fenomen oldum lan! Artık sponsorluk bekliyorum, Red Bull mu neydi o?”
O günden sonra Hüseyin Amca’nın iskelede yeni ritüeli var: Her sabah oltasını atıyor, sonra telefonunu çıkarıp denize gösteriyor:
“Hadi bakalım yiğidim, gel de bugün de trend olalım! Ama bu sefer terliklerimi alma, yeni aldım, karı kızar!”
Ve hâlâ bekliyor… Çünkü Alanya’da en komik hikâye, tuttuğun balığı satmak değil, onunla 47 dakika dans edip, sonra “hadi git işine” deyip denize geri bırakmaktır. 😂🐟
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder