Bir sabah, İstanbul’un en kalabalık saatinde, saat tam 08:17:34’te, Zincirlikuyu’nun göbeğinde, 500T’nin durağında bekliyordum. Hava puslu, sis Boğaz’ı yutmuş, herkesin suratında “Bugün de geç kalacağım” ifadesi. Yanımda, elinde kırık şemsiyeli bir amca homurdanıyor:
“Bu otobüs gelmeyecek galiba, ben taksi tutayım. Ya da yürüyeyim, belki yolda bir ejderha bulurum, üstüne binerim!”
Tam o anda, 500T köşeyi dönerken **kornası yerine lunapark sireni** öttü: “Vıııın-vın-vın! Şişli Ekspresi geliyor, bilet yerine gülüş kabul ediyoruz!”
Otobüs durdu. Kapı, paslı bir iniltiyle açıldı; içerisi zaten tıka basa dolu. Ayakta duranlar birbirine yapışmış, koltuklara gömülenler var, birinin kucağında **poğaça dolu bir tepsi**, ötekinin elinde **kırık bir selfie çubuğu**. Ben son anda kendimi içeri attım, kapı arkamdan “çıt” diye kapanırken, şoför amca koltuğundan fırladı. Üstünde İETT yeleği ama yeleğin üstünde **palyaço kravatı**, elinde **yangın söndürücüyü mikrofon niyetine** tutmuş, köpük püskürtmeye başladı:
“ARKADAŞLAR! BUGÜN TRAFİK VAR, SABIR LÜTFEN! KİM ERKEN İNMEK İSTERSE EL KALDIRSIN! BEN ONA ÖZEL ŞERİT AÇARIM, GEREKİRSE **UÇAN HALI** ÇAĞIRIRIM – AMA HALI KİRALIK, KİLO BAŞI ÜCRET ALIRIM! YOKSA OTOBÜSÜ **DENİZALTINA ÇEVİRİP BOĞAZ’DAN GİDERİZ**, HEM DE BALIKLARA ‘MERHABA, BENİM ADIM NEMO’ DİYE EL SALLARIZ, SONRA ONLAR BİZE ‘HOŞ GELDİNİZ, AMA TRAFİK BİZDE DE VAR’ DER!”
Köpük yağmuru başladı. Ön koltuktaki gözlüklü adamın lensleri köpük oldu:
“Aaa! Kontakt lenslerim köpük balonu oldu! Şimdi her şey pembe panter gibi görünüyor – aaa, sen misin Şoför Bey, yoksa Garfield mı?”
Yanındaki teyze, elinde tespih, köpükten sakal yapmış:
“Evladım, bu köpük pembe panter kokuyor! Benim torun bunu sever, bir kutu alabilir miyim? Yoksa ben kendim üfleyeyim, toruna ‘Köpük Ejderhası’ diye satarım!”
En arka koltukta oturan **köpük sakallı teyze** (evet, aynı teyze), tespihi köpükten kaybolmuş, elinde sadece bir **köpük balonu** kalmış, parmak kaldırdı:
“Ben Şişli’de inicem evladım! Ama acelen varsa şimdi bırak, ben yolda **köpük balonuyla simit satarım** – ‘Alana bir köpük, bedava baloncuk!’ diye bağırırım, torunuma oyuncak olur! Hem senin bu yangın söndürücün bozulmuş galiba, köpük yerine **pembe panter + naber kokusu** geliyor – naber Şoför Bey, yoksa senin mesai de köpük gibi mi uçuyor?”
Şoför amca dikiz aynasından baktı, bir kahkaha attı, gaza bastı. Otobüs roket gibi fırladı ama bu sefer **korna yerine karnaval havası çalıyor**, her korna “Dıt dıt dıt, Şişli ekspresi!” diye **konfeti atıyor**. Otobüsün tavanından konfetiler yağıyor, biri benim saçıma yapıştı. Yanımda duran **kırmızı montlu çocuk** (yaşı 8-9) bana dönüp:
“Abi, bu otobüsün yeni kampanyası! Her 10 km’de konfeti, 20 km’de köpük, 30 km’de lahmacun! Ama 40 km’de ne var? Ejderha mı? Yoksa Şoför Bey’in esprileri mi, aman Allah korusun!”
İlk durak: 4. Levent. Kapı açılmadan şoför anons yaptı, ama bu sefer **mangal maşasıyla ritim tutarak**:
“ŞİŞLİ’YE GİDEN VAR MI? YOKSA TAKSİM’E Mİ DÖNÜYORUZ? KARAR VERİN, YOKSA OTOBÜSÜ **UÇAN HALIYA ÇEVİRİP HEpinizi GÖKTEN ATARIM** – HEM DE İNDİRİMLİ PARAŞÜTLE, ÜSTELİK KONFERTİ HEDİYELİ, AMA PARAŞÜT AÇILMAZSA ‘KUSURA BAKMAYIN, BUGÜN TRAFİK VAR’ DERİM!”
İkinci durakta, kapı açıldı. İçeri giren adam: **uzun boylu, sakallı, elinde 3 poşet lahmacun, bir tavus kuşu, bir portatif mangal ve bir de **şişme unicorn boynuzlu şapka** takmış**. Şoför:
“HOŞ GELDİN ABİ! ŞİŞLİ’YE Mİ?”
Adam (nefes nefese): “Yok, Levent. Ama lahmacunlar sıcak, mangal hazır – belki yolda pişiririz, otobüs içi piknik yaparız!”
Şoför: “OLMAZ! BUGÜN SADECE ŞİŞLİ HATTIYIZ! LAHMACUNLARI ŞİŞLİ’DE DAĞITIRSIN, TAVUS KUŞUNU **OTOBÜS MASKOTU** YAPARIZ, ADINI ‘KONFETİ’ KOYARIZ – AMA KUŞ KONUŞURSA ‘KÜÜÜ, TRAFİK VAR’ DİYE ANONS YAPAR! MANGALI DA ORTAYA KURARIZ, OTOBÜS İÇİNDE MANGAL PARTİSİ! UNİCORN ŞAPKAYI DA BEN TAKARIM, DAHA GÜZEL DURUR – BENİM ADIM ‘ŞOFÖR CORN’, UNİCORN’UN KUZENİYİM!”
Adam şaşkın: “Nasıl yani? Ben sadece Levent’e gidiyorum, lahmacunlar soğuyacak!”
Köpük sakallı teyze ayağa kalktı, köpük balonunu şişirip patlattı:
“Evladım, ben 45 senedir bu hatta biniyorum, ilk defa ‘kişiye özel otobüs’ görüyorum. HELAL OLSUN! AMA BİR ŞEY SORACAĞIM, BENİM TORUN İÇİN **KREŞ İNDİRİMİ** VAR MI? YOKSA TAVUS KUŞU BABASI MI OLUR – ‘BABA KUŞ, BANA SİMİT AL!’ DİYE BAĞIRIR? HEM BU MANGALDA KÖFTE VAR MI, BEN AÇIM! UNİCORN ŞAPKAYI DA TORUNUMA VERELİM, DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ – ‘TORUNUM UNİCORN OLDU’ DİYE MAHALLEYE ANLATIRIM!”
Mangalcı adam mangalı açtı, lahmacunları mangala koydu. Otobüsün içi **lahmacun kokusuyla doldu**. Yanımda duran **kırmızı montlu çocuk** annesine:
“Anne, bu otobüs değil, mobil restoran! Bilet yerine lahmacun mu veriyorlar? Yoksa Şoför Bey lahmacunla mı maaş alıyor – ‘Bugün mesai, 5 lahmacun!’ diye?”
Annesi (gözleri faltaşı): “Sus oğlum, belki bedava lahmacun alırız! Ama dikkat et, tavus kuşu lahmacunu kapmasın – ‘Küüü, benim!’ derse ne yaparız?”
Şoför: “Doğru! Bugün menü: **Lahmacun + Köpük + Konfeti + Tavus Kuşu Selfie**! İçecek olarak **pembe panter köpüğü** – içene ‘Naber?’ der, cevap vermezsen köpük olur!”
Üçüncü durak: Mecidiyeköy. Şoför frene bastı, ama bu sefer **kapı yerine portatif bir lunapark kapısı açıldı**, dönme dolap sesi geliyor, ışıklar yanıp sönüyor, girişte “Hoş Geldiniz! Bilet: 1 Simit” yazıyor. Şoför megafonla:
“ŞİŞLİ EKSPRESİ, LÜTFEN İNİNİZ! İNMEYENLERE CEZA: **1 SİMİT + TAVUS KUŞUYLA SELFIE + MANGALDA KÖFTE SIRASI + UNİCORN ŞAPKAYLA POZ** – AMA POZ VERİRKEN ‘KÜÜÜ!’ DİYE BAĞIRIN, YOKSA KUŞ KISKANIR!”
Teyze indi, ama arkasından 7 kişi daha indi. İlk inen: **kırık şemsiyeli amca**, “Madem özel hat, ben de Şişli’de ineyim, simit alırım – ama simit köpüklü olsun, yoksa şikayet ederim: ‘Otobüsüm köpüksüz kaldı!’” dedi. İkinci inen: **poğaça tepsi sahibi teyze**, “Benim poğaçalar bayatladı, lahmacuna değişirim – ‘Poğaça mı lahmacun mu, yoksa köpük mü?’ diye oylama yapalım!” dedi. Üçüncüsü: **kırmızı montlu çocuk**, annesinin elini çekerek: “Anne, dönme dolaba biniyoruz! Ama dönme dolap otobüsün tekerleği mi – ‘Dön dön, Şişli’ye dön!’”
Annesi: “Oğlum, bu otobüs! Dönme dolap değil, trafik dolabı!”
Çocuk: “Ama kapıda ‘Lunapark’ yazıyor – yoksa Şoför Bey lunapark şoförü mü, ‘Bilet lütfen, yoksa köpük!’ diyor?”
Bir başkası **tavus kuşunu omzuna aldı**: “Bu otobüsün maskotu benim artık! Adı ‘Köpük’ olsun, çünkü kuyruğu köpük gibi – ‘Küüü, ben ünlüyüm, selfie isterim!’ derse şaşırmayın!” dedi. Bir diğeri mangaldan lahmacun kapıp: “Bu otobüs İETT değil, **Lahmacun Express**! İnexta ‘Yolcu indiriliyor, lahmacun dağıtılıyor’ anonsu yapın – yoksa ben yaparım: ‘Dıt dıt, lahmacun bitti!’”
Otobüsün içinde kalanlar:
- Ben (köpük içinde, saçımda konfeti, elimde lahmacun)
- Mangalcı adam (unicorn şapkayı takmış, mangalı çeviriyor)
- Tavus kuşu (omzumda, kuyruğunu sallıyor)
- Köpük sakallı teyze (tekrar binmiş, “Çantamı unuttum!” diye)
- Kırmızı montlu çocuk ve annesi (çocuk tavus kuşuna binmeye çalışıyor)
- Yanında **kedi taşıyan bir kız** (kedi köpükten korkmuş, tavus kuşunun kuyruğuna yapışmış, miyavlıyor)
- Ve **şemsiyesi kırık amca** (tekrar binmiş, “Simit aldım, geri dönüyorum!”)
Şoför son bir anons yaptı, ama bu sefer **tavus kuşu eşliğinde, mikrofon yerine mangal maşasını vurarak ritim tutuyor, unicorn şapkayı sallıyor**:
“ARKADAŞLAR, OTOBÜS BİTTİİİ! KALANLAR TAKSİ TUTSUN! BENİM MESAİ DOLDU, ŞİŞLİ’DE KAHVALTI EDİCEM! TEYZE DAVETLİ, TAVUS KUŞU **ANA YEMEK** – ‘KÜÜÜ, BENİ YEMEYİN!’ DERSE AFERİN DERİM, KEDİ **MEZE** – ‘MİYAV, BEN MEZE DEĞİLİM, KÖPÜK İSTERİM!’, ÇOCUK **OYUNCAK** – ‘ANNE, BEN OYUNCAK OLDUM!’, MANGALCI ABİ **ŞEF** – ‘LAHMACUN MU KÖFTE Mİ, YOKSA KÖPÜK SOSLU?’, UNİCORN ŞAPKA **PARTİ LİDERİ** – ‘BEN LİDERİM, HERKES KÜÜÜ DESİN!’”
Kapılar kapandı, otobüs boşaldı. Ben hâlâ içindeydim, köpük içinde lahmacun yiyorum, saçımda konfeti, omzumda tavus kuşu, elimde tavus kuşu tüyünden taç. Şoför dönüp:
“Sen niye inmedin delikanlı?”
“Ben aslında Taksim’e gidiyordum…”
Şoför güldü, bir lahmacun, bir köpük balonu, **tavus kuşu tüyünden taç** ve **unicorn şapkanın minik bir kopyasını** uzattı:
“O ZAMAN SENLE KAHVALTIYA GİDİYORUZ! TAKSİM’E **UÇAN HALIYLA** DÖNERİZ, HEM SPOR OLUR – AMA HALI YORULURSA ‘KÖPÜK DÖKÜN ÜZERİNE’ DERİM! AMA ÖNCE SELFIE ÇEKELİM, ‘500T’NİN EFSANE ŞOFÖRÜ, KÖPÜK SAKALLI TEYZE, TAVUS KUŞU, KEDİ, KIRMIZI MONTLU ÇOCUK, MANGALCI, UNİCORN ŞAPKALI ANNESİ VE REHİNESİ’ DİYE PAYLAŞIRIZ, HASHTAG #OtobüsKarnavalı #LahmacunExpress #KöpükPartisi #UçanHalıTurizm – AMA SELFIE’DE ‘KÜÜÜ!’ DEYİN, YOKSA KUŞ KISKANIR!”
Otobüs Şişli’ye doğru son bir gazla fırladı, ama bu sefer **tekerlekler dönme dolap gibi dönüyor**, otobüs havada süzülüyor, tavan açılıyor, **gerçek bir uçan halı** çıkıyor. Teyze halıya biniyor:
“Evladım, bu halı benim çeyizimden mi? Üstünde ‘Made in Şişli’ yazıyor – yoksa çeyizim uçmuş mu, ‘Anneanne halısı kaçtı!’ diye mi diyeceğim mahalleye?”
Mangalcı halının üstüne mangalı kuruyor: “Lahmacun havada daha güzel pişer – ‘Uçan lahmacun, yere düşme!’ diye dua edin!”
Kedi tavus kuşunun kuyruğunda sallanıyor, miyavlıyor: “Miyav! İniş! Yoksa ben de ‘Küüü!’ derim!”
Kırmızı montlu çocuk: “Abi, tavus kuşuna biniyorum! Ama kuş ‘Küüü, bilet lütfen!’ derse ne yapayım?”
Annesi: “Oğlum, in aşağı, bu otobüs! Dönme dolap değil, kabus dolabı!”
Ben lahmacunla selfie çekerken, arkadan bir ses:
“ŞOFÖR BEY! BEN DE İNDİM AMA ÇANTAMI UNUTTUM! İÇİNDE **UÇAN HALIM, 3 KUTU KÖPÜK, 1 TORBA KONFERTİ, TORUNUMUN DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ (UNİCORN ŞAPKA), VE 1 KUTU PEMBE PANTER KOKULU KÖPÜK** VAR! DÖNÜŞTE ALABİLİR MİYİM? YOKSA ÇANTAM ‘BEN UÇUYORUM!’ DİYE KAÇAR MI?”
Şoför: “TABİİ TEYZE! AMA BU SEFER ÜCRET: **2 SİMİT, 1 KÖPÜK, TAVUS KUŞUYLA DANSA GİRMEK – ‘KÜÜÜ VALSİ!’, KEDİYLE SELFIE – ‘MİYAV POZ!’, ÇOCUKLA SELFIE – ‘ANNE, BEN ÜNLÜYÜM!’, MANGALDA KÖFTE SIRASI – ‘ÖNCE KUŞ, SONRA KEDİ!’, UNİCORN ŞAPKAYLA POZ – ‘BEN UNİCORN’UM, KÜÜÜ!’ VE UÇAN HALIDA TUR – AMA HALI DÖNERSE ‘DÖNME DOLAP MODU!’ DERİZ!”
Tam o anda otobüs **gerçekten havalandı**, tavus kuşu “Küüü!” diye bağırdı, kedi miyavladı, çocuk “Uçuyooruz!” diye çığlık attı, ben lahmacunu düşürüp “Durun, ben Taksim’deyim!” diye bağırdım. Şoför son sözü, uçan halının üstünde mangalı çevirirken, unicorn şapkayı sallayarak:
“Merak etme evlat, Taksim’e **paraşütle** bırakırım seni! Hem de **konfetili, köpüklü, lahmacunlu, tavus kuşu tüyüyle süslenmiş, unicorn şapkalı, kedi miyavlamalı paraşüt** – AMA AÇILMAZSA ‘TRAFİK VAR, PARAŞÜT GEÇ KALDI!’ DERİM! Ama önce bir tur **Boğaz üstünde lahmacun partisi** yapalım, balıklar da davetli! Balıklar simit isterse, teyze köpük balonu üfler – ‘Balıklara köpük, naber!’ diye!”
Otobüs gökyüzünde süzülürken, aşağıdan bir taksi şoförü korna çaldı: “Hey, 500T! İniş izni istiyor musun?”
Şoför cevap verdi: “Gerek yok kardeşim, biz **hava otobüsüyüz** artık! Bilet: 1 lahmacun – yoksa köpükle uçarsın!”
Ve hikaye burada bitti… ya da yeni başladı, çünkü Taksim’e inişte paraşütüm açılmadı, lahmacunla süzülerek indim, saçımda hâlâ konfeti, omzumda tavus kuşu tüyü, elimde unicorn şapka, cebimde köpük balonu… Ve telefonumda 87 selfie: **#500TKarnavalı** trend olmuştu bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder