Ortalama Bir Düğünün Değişmez İlk 11'i...
Düğünler, altı üstü biraz ayakta dikilip, hediyemizi takıp, pastamızı da yeyip, hayatımızdan çalınan 20-25 dakikanın telafisi adına mekandan uzaklaşmamız gereken ortamlardır.
Fakat başkaları tarafından sürekli ortak edilmeye çalışıldığımız bu tuhaf eğlence asla o kadar kısa sürmez, ömrünüzden ömür alır.
Yeterince iyi bir bahaneniz yoksa, "seve seve" katılacağınız bu zorlu mücadelede, rakip takımın kadrosu ise aşağı yukarı hep aynıdır.
Bu yazımızda sizler için ortalama bir düğünün değişmez ilk 11'ini mercek altına aldık.
Ona göre en azından oturmamanız gereken masayı, fazla muhatap olmamanız gereken şahısları bilin de hezimetle ayrılmayın sahadan...
1. Gelinin kız arkadaşları ve bitmek bilmeyen kuzenleri :
Düğünün olduğu yere girdikleri an çıplak gözle bakılmaması gereken canlılardır.
Üzerlerindeki sim, vücutlarına inşaat malası ile sürüldüğünden, onlara isli camla bakmanız sağlığınız açısından önemlidir.
Düğüne gelen saplar ile en fazla bakışma ihtimali olan, bu kız grubunun içinde en çirkin ve şişman olanıdır.
Gelinin kız arkadaşlarıyla, kuzenler arasında da garip bir rekabet vardır. Bazı arkadaşlar, aileye kuzenden daha yakın olduklarını düşünerek, kuzenlerle "ben de bu evin bir kızıyım" dalaşması yaşayabilirler.
Bu kız grubu kaynayan kazan gibidir. Dokunan, araya giren yanar. Düğünden sonra bütün dedikodular çevreye bunlardan yayılır.
2. Tek başarısı evlenmek ve çocuk yapmak olan çift :
Düğünün en tehlikeli çiftidir. Ne yazık ki her sülalade bulunurlar. Konuştukları tek konu, yanlarında getirdikleri bebekleridir.
Hayatları boyunca, filancanın oğlu ve kızı olmaktan öteye geçmemiş düğünlerde vb sülale birlikteliklerinde isimsiz kalabalığı oluşturmuşlardır.
Bebek yüzünden biten sosyal hayatlarının intikamını sizden almaya hazırdırlar. Daha üniversiteyi yeni kazanmış adama "Eee evlilik ne zaman? Oğlum sen de evlen artık da çocuğunu sevelim..." gibi cümleler kuracak kadar kifayetsizdirler.
İsterler ki; bütün dünya onlar gibi evli, çocuklu ve ruhen çökmüş olsun.
Bu çiflerin bebekleri de o kadar sevimli değildir. "Bak ablası ne kadar sevimli değil mi?" diye elinize tutuşturulan bebeği ufak bir tebessümle, tüm aile eşrafının elinde gezmesi için vakit kaybetmeden yanınızda bulunan en yakın hısım akrabaya vererek ortamdan uzaklaşın.
Yoksa bu muhabbet, zaten hayattaki tek amacı yediğinin %40'ını dışarı çıkartmak olan bir bebeğin, alt bezini gelin/damat odasında değiştirmeye çalışan bir anneye eşlik etmek şeklinde devam ederler
3. Düğüne zorla getirilmiş ergen kız ya da erkeler :
Bunları masaların bulunduğu en ücra köşelerde, başlarını ellerindeki telefonlara gömmüş şekilde gözlemlemeniz mümkün.
Onlar için düğüne gelen herkes baştan banal olduğu için, Paris banliyölerinde evinizin duvarlarına bokunuzla şiir yazacak kadar bohem bir hayat tarzınız olsa dahi, size tirip atacaklardır.
Ne faydaları, ne zararları vardır. 5-6 yıl sonra ki hallerinin, takı alanını en iyi gören masada gelini vahşi bir kaplan gibi kesen elti ile kravatı başa takmış ceketi elinde sallayarak oynayan kayınço gibi olmaması için dua ederek oturdukları yere iyice sinerler.
- Bok var getirdiler gene mınakoyim...
4. Yaşlılar Masası :
Düğüne genellikle dekor olsun diye getirilmişlerdir. Esasında oturmaları gereken yer, ses sisteminden ve klimalardan en uzak köşe olması gerekirken, inadına bunların dibinde konuşlanırlar.
Sırf ses sisteminden şikayet etmek ve kalabalıktan +42 dereceye yükselen sıcaklıkta, "hep enseme geliyor" serzenişiyle klimaları kapattırıp, içeride sera etkisi yaratmak amacıyla düğün,düğün gezdiklerine eminim.
Yaşlı teyzeler ve amcalar yanlarında oturulmaması gereken gruba girerler. Zaten yarım yamalak duyan kulaklarıyla sizin secerenizi öğrenmezse rahat edemeyecek bu gruptan, sizi kurtaracak tek cümle vardır: "Çocuğum var !"
Evli olun, bekar olun, bu cümleyi kurmaktan çekinmeyin. Yoksa muhabbet uzayacak, "tıpta ayıp yoktur" düsturuyla hayatı yaşayan teyze ya da amca büyük abdestinin kıvamından girerek, hastalıklarını tüm detaylarıyla masaya yatıracaktır.
5. Hiç kimsenin tanımadığı uzun boylu at kuyruklu eleman :
Hakikaten, kimdir bu eleman? Sadece ara sıra gözünüze takılmalarıyla meşhur olan bu eleman, düğün boyunca kendisinden kısa olan bir kaç arkadaşıyla gülüşüp, şakalaşırken görülür ve düğün bitmeden buharlaşarak atmosferde yok olur.
- Çocuğu bi yerden gözüm ısırıyor ama - Arif'in ortağı değil mi o?
6. Beyaz gömlekli ve etrafa sürekli direktif veren hafif kel adam :
Genellikle orta yaşlı olup, sürekli etrafta tam olarak kime verdiğini anlayamayacağınız direktifleriyle var olan tiptir.
Bu adamı gömleğin dışına taşmış, koltuk altı terinden anlarsınız. Tehlikeli değildir ama telaşesi çok olduğundan biraz sinirlidir. Tam bir görev adamıdır bu hafif kel adam.
Nikah memuru düğüne geç mi kaldı, hop gidip onu diğer düğünden söker alır. Hurşit dayının uyku saati mi geldi? Hop, kel adam Hurşit dayıyı paketleyerek evine teslim eder. Masa altından içki içecekler mi var? Hop kel adam büfe ile düğün salonu arasındaki lojistik desteği sağlar, masa altını donatır. İşlevseldir.
Tek problemi, dansa karşı nazlı tutumudur. E adam bu kadar iş yapmış, sen bi hadi dedin diye oynayacak değil herhalde. En az 4 kişinin çok ısrar edip, yaka paça kendisini piste sürüklemesini bekler. Merak etmeyin, sizle pek işi olmaz.
7. Kasap Havası Çalınmasını bekleyen gergin tipler :
Otuzlu yaşlarının başında, hafif saçları dökülmüş, aşırı sosyal mavi gömlekli adamın liderliğinde ortaya çıkarlar.
Bir kaç popüler şarkıdan sonra boşalan piste gelip orkestraya "kasap,kasap" diye direktif veren bu adamı gördüğünüzde, yavaş yavaş bu kavmi de tanıyacaksınız.
Sülalenin iri kemiki çirkin kızlarını dansa kaldıranlar da aynı kavimden çıkar. Genellikle kayınço ile sıkı dostlukları vardır. Düğünlere jb sporsorluğunda katılırlar. Viskiyi kola ile karıştırmayı bu kavimin erkek bireyleri icat etmiştir. Muhabbet edin ama fazla yüz göz olmayın.
8. Götü başı dağıtıp herkesi utandıracak haraketler sergileyen meçhul akraba :
Mutlaka her düğünde var olan bir fenomendir. Kim olacağını asla kestiremeceğiniz bir süprizdir o. Orkestraya aynı şarkıyı 20 kere çaldırıp, sağa sola bulaşarak milleti kendi kareogrfisine eşlik etmeye zorlayacaktır.
Bu tipler genelde orta yaşlı abiler arasından çıkarlar. Size salça olmakta ısrarcı olurlarsa, en uygun kurtuluş, mekanı terk etmektir.
Zira insan gibi vereceğiniz tepkiyi asla sallamazlar. Genelde düğünlerin sonunda ortaya çıkarlar. Gerektğinde tek başlarına oynayıp düğün kasetinin en kolay silinebilir bölümünde yer alırlar. Kasette olamayanları youtube'tan izlemek de mümkün.
9. Düğünşinas kız :
Her düğüne gitmesiyle meşhurdur. Gelinin kız arkadaşları ve bitmek bilmeyen kuzenlerinin manevi ablasıdır. Düğündeki tüm kızları genellikle bu yönlendirir. Tüm hısım akrabayı tanır ve kafa karıştıracak bir şekilde hepsiyle uzaktan akrabadır.
Facebook profilindeki fotografların %90'ı düğünde, nişanda, kınada çekilmiştir. Genellikle yaşça büyüktür. Düğünlere ya tek başına yada annesi ile birlikte katılır. Annesinin suratındaki "Kazık kadar oldu hala birine çakamadık" ifadesi bakidir.
Düğün-şinas kızın esas uzmanlık alanı kınadır. "Yüksek yüksek tepeleri" en yanık o söyler. Hiç evlenmemiş olmasına rağmen, kahve tepsisi ilk kime tutulur, erkek bohçasına ne koyulur gibi konularda ihtisası vardır.
Oynamak için her yerinden kalktığında muhakkak birine direktif verir. "Büşra çok kıvırıyorsun bak, annen fena bakıyor!" şeklinde pistle, masalar arasındaki iletişimi sağlar.
10, Sürekli tek başına göbek atan koca götlü hanım ablalar :
Genelde kilolu olup dominant karakterlidir. Düğünlere eşsiz gelmeleri en bilinen özellikleridir. Bu hanım ablalar kimseden çekinmezler. Pek çok erkeğin hayatında gördüğü ilk kıllı kadın bacağı bunların kidir.
Selametiniz için bulaşmayın demiyeceğim, o zaten gelip sizi bulacaktır.
11. Natural Born Görümce :
İşte düğünün en tehlikeli varlığı. Yadırganmayacağını bilse gelinlik giymekten dahi çekinmeyecek tek kişidir, görümce.
Onu her yaş gurubunda kolaylıkla farkedebilirsiniz. Zira en ağır dekolte, en abartılı saç ve makyaj ondadır. Hayatına pembe gelinlikli küçük nedime olarak başlar. Boyundan büyük laflar eder. Ergenliğe girdiğinde, isyankar yapısı nedeniyle düğünlere gelmez, bu uğurda ailesini karşısına almaktan çekinmez.
Gözü yükseklerdedir. Sülalede fazla sevilmez. Düğün boyunaca gelinin dibinden ayrılmayarak, kim ne taktı, gelinin ailesi ileride büyütülebilecek ne gibi laflar etti, kim gergindi, kim çok neşeliydi gibi bilgileri hafızaya atar. Takı töreni tamamlandığında hazineye el koyar. Gelinin arkadaşlarının ve bitmek bilmeyen kuzenlerinin baş düşmanıdır.
Hepsi harika tespitler yavrucum. Haftaya dügüne gidiyorum. Tiplere dikkat edecegim :)
YanıtlaSilDüğünün olduğunda hepsini bir arada görürsün bol bol :)))))
YanıtlaSilGüzel bir yazı okudum ve gülümsedim de zaman zaman okurken.
YanıtlaSilDüğünleri hiç sevmiyorum. Formalite icabı bir yapaylıkta gerçekleşiyor neredeyse her şey. En iyisi katılmamak, ya da kolay yoldan kaçmak. Tiplemeleri güzel özetlemişsin :)
YanıtlaSil