29 Temmuz 2014 Salı

Tatile gelen sedat



Sedat benimle ayni üniversitede okuyan arkadasim. O muhasebe bölümünde okuyordu. 22 yasinda daha yeni yeni evden ayrilmis biriydi ki evden yeni ayrilmis birisine gore fazla asiri davranıyordu. Özgürlük basina vurmusta olabilir tabi. Düşünsene ailende seni kisitlayan kimse yok. Anne yok , baba yok, odani paylasman gereken bir kardeşin yok, zamanında gelen kisitlamalarin hepsini Sedat üniversitede acisini fazlasıyla cikardi. Gece disariya cikti uç dört gün eve gelmedi, o bar senin bu bar benim gezdi tozdu dolasti. Sinavlara iki gun kala eve kapanir saatlerce ders calisirdi. Sonra da sinavlardan kalir en son butlere kadar bu olay giderdi. Her yil butlerden mezun oldu. Aksatmadan hem de.

Sedatin yabanci dili yok. Bildiği tek yabanci dil kendi Türkçesi. Boyle dedim çünkü ona kalirsa ben de Türkçeyi konuşamayan kisimdayim. Ben üniversite zamanında Birak Türkçe konusmayi milletle agzimi acip konuşan bi çocuk değildim. Sonradan bi acildim artik herkes benden illallah etti. Gina ve bikkinlik geldi benden. Evde Türkçe konuşmasam da okulda ve iste mecburen konusuyordum. Neyse konu bu değil.

Sedatin issiz kaldigi bir dönemde calistigim otelin bellboya ihtiyacı olduğunu söyledim. Onu ise baslattik. Calistigim otel İngiliz oteliydi. Ve Sedatta dediğim gibi bir kelime İngilizce bile yok. İngilizceyi geçtim " hi " derken bile utaniyordu. İse baslamasinin 3. Ayinda İngiliz bir kizla sahilde otururken benden yardim istedi. İngilizce konusunda. Kizla biraz konuştuktan sonra Sedatin kizi çok beğendiğini ve daha ileriye gidip evlenmek istediğini kiza ayrintili bi şekilde yaglayip ballayip anlattim. En son kiz tatili bitip giderken Sedati göremeden gitti. Giderken üzgündü.

Sedatla ayni evde kaliyorduk. İki telefonunun birisini ona verdim ki ulasabileyim. Zaten telefondan da anlamam diye telefon da almamisti kendine. Faturali olan telefonumu vermiştim. O zamanlar 3310lar revactaydi. Resimli mesaj yapmak için yarisa girerdik. Neyse, Sedat kizin numarasini almis. Bi kaç iyi kotu İngilizce kelime öğrenmiş hergun kizi arayip " hii how are you Jennifer " diyerek " good, thank you. And you " cevabindan sonra " i am fine thanks and you? " gibi bir cevabi verebilecek dereceye gelmişti Sedat. Sonra bana bir gün gelip " ben İngiltereye gitmek istiyorum nasil olucak bu isler?" diye sorunca çaresiz anlattim. Sadece telefonda kizin "good thank you"suna asik olan fazlasıyla saf - salak arasi bi insana gitme diyemiyorsun. Biraz zora koşarak anlattim. " pasaport, İngiltere vizesi, 10000 pound paran olucak, İngiltere de yasamak istiyorsan orda is ayarlayacaksin" diye baya baya saydim vazgeçmesi için. Ama asik adam bi kere kaptirdimi gidiyor iste. O sezon gidemedi haliyle. ama o sezon telefon faturasinin içine etti. Aylik neredeyse 20 TL gelen fatura oldu bi anda 120 TL. Ambargo koydum yine de gidip benden gizli gizli aradi. Faturayi ona odettim bana misin demedi. Olmayacak duaya amin der gibiydi ama hic vazgeçmedi umudundan.

Uç yil sonra. Sedat İngilizcesinin baya geliştirdi. Benimle yarisacak seviyeye kadar geldi. Kafa yapisini değiştirdi. Liberal bir dünya gorusu benimsedi. Ve artik İngiltereye gitmeye, jenniferinin olmasına hazirdi. Ve birgün gerçekten gitti. 4 yil sonra yani bugün tatile geldiğinde taniyamadim. Cix kıyafetler giymiş. Yaninda Jennifer ve iki kizi vardi.

Her zaman derim. Umut fakirin ekmegiyse biz neden buradayiz. Hayallerimiz uzakta değil, ayagimizin ucunda. Sadece doğru yolu bulmaliyiz.

Sevgiler

6 yorum:

  1. Film gibi :D :D roman da olabılır :D

    YanıtlaSil
  2. ağzım açık kaldım sonunda mutsuz bitecek demiştim kendi kendime

    vay arkadaş..

    YanıtlaSil
  3. helal olsun, ne diyeyim, dilim tutuldu şu an. :))

    YanıtlaSil
  4. Vazgeçmemek üzerine müthiş ilham verici bir hikaye... :)

    YanıtlaSil
  5. Sağlam aşıkmış ama çocuk :)

    YanıtlaSil